"Sana daha önce de söylemiştim," diye itiraf ettim. Ben de sana söylerken fark etmiştim. "Boşluk," diye mırıldandım. "Bu benim en büyük korkum. Büyük bir boşluk. Ne zaman açıldığını bilmediğim ama tüm hayatım boyunca benimle birlikte olan, her geçen gün daha da büyüyen boşluk. Sanki ben kalbimde kocaman bir delikle doğmuşum. O delik benimle birlikte büyümüş. Çocukken suya düştüğümde sudan değil, içindeki o sonsuz boşluktan korktum. Annem beni bırakıp gittiği için değil, geride ondan kalan o büyük boşluktan korktum. İçimdeki o boşluk o kadar büyüktü ki ne yaparsam yapayım, etrafım ne kadar kalabalık olursa olsun ne kadar çok sevilirsem sevileyim bile dolmadı. Biraz bile küçülmedi." Gözlerim dolmadı, gözlerim sızladı. Bu his öyle büyük öyle derindi ki ne zaman yanına yanaşsam kaskatı kesiliyordum. "Ben de başımı kaldırıp gökyüzüne baktım, yıldızlar öyle çoktu ki onları alıp içime sakladım. O boşluğu onlarla doldurmak, kapatmak istedim." Ona doğru döndüm. İşte benim aynam. Biraz önce benim aradığım ama bulamadığım kelimeler șimdi onu da yalnız bırakıyordu. Vicdan azabıyla birlikte. Çünkü sen beni o dalganın içine ittiğinde de ben büyük bir boşluğa düştüm, o cehennem boşluğu olan İlmek'e girdiğimde en büyük korkumun içine hapsoldum.
Sayfa 472 - Martı YayınlarıKitabı okudu