Ben sanırım kendimi çok fazla sevmiyorum, işte en büyük derdim bu. Çünkü kendini sevmeyen insan, başkalarını kendine layık görmez hiçbir zaman. Bunu söylemek çok zordu benim için. Çünkü bu korkunç bir şey. Yani insanın kendini çok fazla sevmemesi. Ama bu bazen oluyor bana, ve kendimi çok fazla sevmeyince, sevdiğim insanlara soğuk davranıyorum, bu çok aptalca. Kendini seven, kendini aşan insanlar kendine güvenli ve ilişkilerini iyi sürülen insanlar. Ama kendini beğenmiş olanlar kendini sevenler mi, yoksa kendini aşmak isteyen, ve kendini pek sevmeyen insanlar mı ona henüz karar veremedim,anlayamadım. Belki de kendini beğenmişler, zavallı, kendini sevmeyenlerdir. Çünkü kendilerini aşmanın ve zayıflıklarını göstermemenin yolunun o olduğunu sanarlar her zaman. Ama ben kendimi sevmiyor ya da kendimden nefret ediyor değilim,sadece bazen çok zayıf oluyorum kendime. Peki pısırık sınıfı kimler? Kendini sevmeyenler onlar değil mi ki diye soracaksın eminim ki. Onlar bu kendini beğenmişlerden korktukları ve kendilerini onlardan daha zavallı hissettikleri için, bir kısmı iyice pısırıklaşıyor,bir kısmı da pısırıklığı yenmenin, başkalarını daha küçük, zayıf görmek, kendini beğenmişlik olduğunu sanıp,kendini beğenmişler sınıfına katılıyorlar. Peki sen hangi sınıftansın diye sorarsan,ona hala karar veremediysen hâlâ bu günlüğü boşuna okumuşsun demektir, hâlâ beni tanımadıysan.
”Ben sanırım kendimi çok fazla sevmiyorum,İşte en büyük derdim bu. Çünkü kendini sevmeyen insan, başkalarını kendine layık görmez hiçbir zaman. Bunu söylemek çok zordu benim için. Çünkü bu çok korkunç bir şey. Yani insanın kendini çok fazla sevmemesi. Ama bu bazen oluyor bana, ben kendimi çok fazla sevmeyince, sevdiğim insanlara soğuk davranıyorum, bu çok aptalca. Kendini seven, kendini aşan insanlar kendine güvenli ve ilişkilerini iyi sürdüren insanlar. Ama kendini beğenmiş olanlar kendini sevenler mi, yoksa kendini aşmak isteyen ve kendini pek sevmeyen insanlar mı ona henüz karar veremedim, anlayamadım. Belki de kendini beğenmişler, zavallı, kendini sevmeyenlerdir. Çünkü kendilerini aşmanın ve zayıflıklarını göstermemenin yolunun o olduğunu sanarlar her zaman. Ama ben kendimi sevmiyor ya da kendimden nefret ediyor değilim,. Sadece bazen çok zayıf oluyorum kendime. Peki pısırık sınıfı kimler? Kendini sevmeyenler onlar değil mi ki diye soracaksın eminim ki. Onlar bu kendini beğenmişlerdan korktukları ve kendilerini onlardan çok daha zavallı hissettikleri için, bir kısmı iyice pısırıklaşıyor, bir kısmı da pısırıklığı yenmenin, başkalarını daha küçük, zayıf görmek, kendini beğenmişlik olduğunu sanıp, kendini beğenmişler sınıfına katılıyorlar. Peki sen hangi sınıftasın diye sorarsan, ona kendin karar vermelisin, eğer karar veremediysen hala bugünü boşuna okumuşsun demektir, hala beni tanımadıysan.”
Sayfa 170 - YKYKitabı okudu
Reklam
'Yaşama Başlarken; Bir Su Damlacığının Hikâyesi' İlk yarışımız… Küçük bir su damlacığıyım ben. Kimsenin önemsemediği, haberdar dahi olmadığı. Oysa ne potansiyeller barındırıyorum içimde. Hele bir kazansam şu yarışı işte o zaman herkes görecek benim kim olduğumu. Sabırsızlanıyorum. Sanki on beş milyar yıldır bu anı
Ben on beş yaşındayım. Aslında on dört yaşımı yeni bitirdim, ama ben artık on beş diyorum. Çünkü kendimi yeterince büyümüş hissediyorum. Okulu pek sevmiyorum. Okulda öğretilenlerin bana bir yararı olmadığını düşünüyorum. Önce ezberlenen, sonra da unutulan şeylerle zaman kaybediyoruz. İşte bu yüzden ben, ders çalışmakla zaman kaybetmek yerine başka şeyler yapmayı tercih ediyorum. Örneğin müzik dinliyorum, kendi kendime gitar çalmayı öğrendim ve resim yapıyorum. Bunlar benim yaratıcılığımı geliştiriyor. Bugüne kadar dört beş tane parça besteledim ve birkaç tane de resim yaptım. Arkadaşlarım, genellikle yaptığım şeyleri beğeniyorlar. Ama yine de onların beni tam olarak anlayamadıklarını düşünüyorum. Etrafımda benim gibi yetenekli bir insan olsaydı, ben ona hayranlık duyar ve ondan bir şeyler öğrenmek için çevresinde dolanırdım. Herkese ondan söz ederdim. Yeteneklerini başkalarının da fark etmesini sağlardım. Oysa ne ailem, ne de arkadaşlarım benim değerimi anlayabilmiş değiller. Onun için de ünlü bir insan olmak ve hayatım boyunca da öyle kalmak istiyorum. Eğer genç yaşta şöhret olursam, herkes ister istemez bana hak ettiğim değeri verecektir. Yeteneklerimi takdir edip bana saygı duyarlar. O zaman ben de yaptıklarımın boşa gitmeyeceğinden emin olurum ve daha çok çalışıp yaratıcılığımı ortaya koyarım. Yoksa boşu boşuna uğraşıp zaman kaybetmek istemiyorum. Umarım bu anlattıklarımı tuhaf karşılamamışsınızdır.
– Söyleyin, buraya gelmeye nasıl razı oldunuz, diye sordu. Sizi çağırışım, bütün mektubum saçma… Durun, nasıl olup gelmeye razı olduğunuzu tahmin edebilirim ama niçin geldiniz, işte asıl sorun? Sadece korktuğunuz için mi geldiniz? Katerina Nikolayevna ürkek, dikkatli dikkatli onun yüzüne bakarak: – Sizi görmek için geldim, dedi. İkisi de çok
Boşuna sevmiyorum işte :) Anneme kendi kişisel işlerini gördürmeyi sevmez, pantolonunu, gömleğini kendi ütüler, yemeğe, sofraya yardım eder, evin nevalesini en ince ayrıntısına kadar düşünürdü.
Reklam
Bu ruhi işkenceler, azaplar; zavallı Julia'nın sıhhatini sarsmıştı. Ağır bir ruh hastalığına tutuldu. Evet bu sefer aklını sahiden oynatıyordu sanki. Sık sık bir sayıklama nöbeti geçiriyor, nöbet başlayınca sıcak, arzulu sözlerle kocasını çağırıyordu, karısının bu ıstıraplı vecitleri kocasına da geçiyor, Alejandro karısını teskin etmeye
Boşuna sevmiyorum işte :)
Anneme kendi kişisel işlerini gördürmeyi sevmez, pantolonunu, gömleğini kendi ütüler, yemeğe, sofraya yardım eder, evin nevalesini en ince ayrıntısına kadar düşünürdü.
Sayfa 93 - Yapı Kredi Yayınları
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.