Bi tık uzun oldu sanki
Düşünme özgürlüğünün gerekli olmasının tek ya da başlıca nedeni, büyük düşünürler yaratmak değildir elbette. Tam tersine, ortalama insanların ulaşabileceği zihinsel düzeye ulaşmalarını sağlamak en az o kadar, belki de daha çok gereklidir. Genel bir zihinsel kölelik ortamında büyük bireysel düşünürlerin çıktığı olmuştur ve bundan sonra da çıkabilir. Ama böyle bir ortamda bütün bir halkın zihinsel olarak etkin olduğu görülmemiştir, görülemez de. Tarihte bir halkın böyle bir karaktere yakınlaşması, heterodoks akıl yürütme korkusunun bir süreliğine askıya alınmış olmasındandır. İlkelerin tartışılmayacağına dair sessiz bir uzlaşmanın olduğu yerde; insanlığın zihnini meşgul edebilecek en büyük sorulara dair tartışmanın kapanmış olduğunun varsayıldığı bir yerde, tarihin bazı dönemlerini o denli çarpıcı kılan, zihinsel etkinlik alanındaki o genel yüksek düzeyi bulmayı umamayız. Tartışmalar, şevk yaratacak kadar büyük ve önemli konulardan uzak durduğunda, bir halkın zihni temellerinden sarsılmaz ve en sıradan akla sahip bireyleri bile düşünen canlılarınkine yakın bir onur düzeyine taşıyacak dürtü ortaya asla çıkmaz.
Sayfa 33 - Can YayınlarıKitabı okudu
Evet, aydınlar, bir milletin beyni gibidir. Bu halk sizleri iyi bir öğrenim gördükten sonra, kıyak bir maaşa konasınız diye okutmadı! Rahat iş yerlerinizden çıktıktan sonra, kahvehane köşelerinde iskambil veya domino oynayasınız, böyle yerlerde vakit öldüresiniz diye de okutmadı. Böyle davrananlar gerçek aydın değildir. Hatta aydın bile değildir. Onlar paslanmıştır, küflenmiştir... Okumuş adamlar! Siz hepiniz, milletin zekasını geliştirmek ve vicdanlarını uyandırmakla yükümlüsünüz!
Reklam
Bir defasında O zamanlar daha lise 1'e gidiyoruz, arka sırada oturan kız.. (ismi neydi yaaa... hah! Aylis) Dedi: "Emre yarın okula gelmeyelim, okula diye çıkalım Kadıköy'e sinemaya gidelim' Tabii o zamanlar erkek olarak kendimize olan güvenimiz sıfır, utancımızdan aynaya bile bakmıyoruz. Yeni-yeni blue çağlarına
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
İstanbul'un çeşitli yerlerine bırakılan bavulların içerisinden çıkanlar herkesi korkutmuştu. Sanki birer plastik şişme oyuncak gibiydi ama gerçek hiç de öyle değil. Buna en büyük kanıtsa içinden çıkan iki göz ile bir dil. Ha bir de türü uzun süre önce sonlanmış bir böcek. . Komiser Metin, eski kız arkadaşı Begüm'le bir şubede
Kabuk
KabukBurcu Korkmaz Özgüney · Sokak Kitapları Yayınları · 20193 okunma
HİÇBİR VARLIK ALLAH'A BENZEMEZ
Allah Tealaya benzeyen hiçbir şey yoktur ve Allah işitici ve görücüdür . Bu metinde "hiçbir şeye benzemez" sözü, Allah Tealâ'yı yaratıklara benzeten Müşebbihe tâifesini red için söylenmiştir. İşitici ve görücüdür, sözü de Allah Tealâ'yı bir iş yapmamakla tatil eden "Muattile" tâifesine reddiye
Sayfa 55 - Çağrı yayınlarıKitabı okuyor
Lakırdı
Bahçeli'nin, kendisine danışmanlık yapanların argümanlarını dinleyip anlamlandırabileceği kadar bunamadığını düşünmeye başladım ister istemez. Uyutmak ne demek cidden? Böyle -ne demeli bilmiyorum ki, 'kalleşçe' belki- bir söz olabilir mi? Medya kuklası mı ayol herkes? Hakiki kukla medya değil miydi? Üzerine düşünüp, gündemlerine
Reklam
Böyle içten yalnız çocuklar gülebilir.Bir de deliler...
Hep böyle olmaz mı zaten?
“Bir mutluluğu yaşarken onu kavramamız zordur; ancak o geçip de arkamıza baktığımız zaman, birdenbire biraz da hayranlıkla, ne kadar mutlu olduğumuzu anlarız. ”
Şimdi size kadın edebiyatı yapacağım.Evet kadın edebiyatı.Öyle düşünürken durdum dedim ki bu okuduklarım,yazdıklarım, gördüklerim, çizdiklerim kadınca bir bakış açısı ve bundan daha doğal ne olabilir ki? Bir yaşıyoruz bin hissediyoruz biz kadınlar. Her şeyi herkese düşünüyoruz katılıyoruz hıncımıza. Kalıplara sığınmak ötelenmek ya da karşı cinsle eşitlenmek için çabalamak istemiyoruz. Böyle olunca da hemen etiketi yiyoruz beylerden"kadınlar zaten hep böyledir, şöyledir"diye. Oysa Biz en çok da anlatamadıklarımızla anlaşılmayı bekliyoruz. Evet net olamıyoruz bir şeyleri açık açık söylemektense bilmece gibi çözülmeyi istiyoruz. Bazen umarsız gözükse de 3 adım ilerisini düşünmekten yorgun düşüyoruz. Sevilmek en çok da sevilmek istiyoruz. Belki 3 şairin peşinde koştuğu Tomris olmasak da Nazım'ın pirayesi olmak istiyoruz.
Ne büyük yanılgı
İçinde bulunduğumuz çağda -ki "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilmeyeceklerinden emindir- bir görüşün açık saldırılardan korunması gerektiği iddiaları, bu görüşün doğruluğuna değil, onun toplum için olan önemine dayandırılır. Söylendiğine göre, insanların iyiliği için olmazsa olmaz ve çok yararlı öyle bazı inançlar vardır ki, devletlerin görevi, toplumun diğer çıkarlarını korumak olduğu kadar bu inançları da yaşatmaktır. Böyle bir gereklilik durumunda ve tümüyle görev tanımlarına uygun olarak hükümetler, insanlığın genel görüşüyle desteklenmiş bir şekilde kendi görüşlerini, kesinlik aramaksızın uygulayabilir, hatta bunu yapmaya da zorunludurlar. Sık sık iddia edilen ve çok daha yaygın bir şekilde düşünülen bir başka şey de, yalnızca kötü insanların bu saygıdeğer inançları zayıflatmak isteyeceğidir.
Sayfa 18 - Can YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.