Kur'ân ve Sünnet'ten aldığı ilham ve Sahâbe'nin ameli örnekliğinin şuurunda olan İslâm büyükleri de daima ibadet çeşitlerinden biri olan ticarete insanları teşvik etmiş, tembelliğin, miskinliğin, başkalarına el açmanın ve yük olmanın kötülüğüne dikkatleri çekmişlerdir. Büyük bir âlim ve aynı zamanda da tüccar olan İmam Ebû Hanife, hayatı boyunca devam ettirdiği ticareti ile bu konuda çok güzel bir örneklik ortaya koymuştur. Aynı dönemin önemli bir ismi olan ve malı "Müslüman'ın Silahı" olarak gören Süfyân es-Sevrî de (v. 161/778) insanları hep çalışmaya teşvik etmiştir. Konu ile alakalı Muhammed b. Sevr şöyle bir hadise rivayet etmektedir: "Mescid-i Haram'da otururken Süfyân es-Sevrî bize uğradı; 'sizi böyle oturtan nedir?' diye sordu, biz de 'ne yapalım ki?' deyince: 'Kalkın, çalışın, Allah'ın lütfünü arayın. Müslümanlara yük olmayın.' şeklinde ikazda bulundu."[11] Ali b. Cafer şöyle demektedir: "Babam, Ahmed b. Hanbel'i (v. 241/855) ziyarete giderken beni de
yanında götürdü. 'Bu oğlumdur' deyince, 'İmam önce bana dua etti ve babama: 'Onu çarşıya çıkar, piyasayı öğrenmeye zorla ve akranlarından uzak tut. diye tavsiyede bulundu." [12] Tarihimizin yetiştirdiği en büyük sûfi ve zahitlerden biri olan İbrahim b. Edhem (v. 161/778) kimselere yük
olmamak için rızkını amelelik yaparak kazanırdı. Birileri ona: "Nasılsın?" diye sorduklarında verdiği cevap şu olurdu: "Nafakamı benden başkası temin etmediği müddetçe çok iyiyim." [13]