Bugünün kadını cemiyet hayatında tahrik unsuru olmaya devam ediyor.Hatta kendilerini böyle bir ortam içinde bulmaları hoşlarına gittiği için derinlemesine düştükleri bataklıktan çıkma faaliyetleri nefislerine ağır geliyor.Halbuki Avrupa ve Amerikalı bir kısım kadınların bile hem cinslerinin bu olumsuz tavrına artık ürpererek bakmaya başladıkları bilinmektedir.Bununla beraber,hemen ilave edelim ki,söz konusu tahrik faaliyetleri,eskisine nazaran daha da artacaktır. Hatta bugüne kadar çerçevenin dışında kalmış bulunan birçok kadınlar da söz konusu faaliyetlere katılacaklardır.İşte hastalık bu şekilde dünya çapında bir özellik kazandığı an,birçok kadınlar,kocaları,nişanlıları ve sevgilileri için bir ıztırab ve azab nedeni olacaktır.Aileler yıkılacak,bağlar kopacak,gönüller derinden derine yaralanacaktır.Çok geçmeden kadın böyle bir hayata devam etmenin uygunsuzluğunu anlayacak,yaratılışında mevcut bulunan güzel davranışlara kendisini kavuşturucu bir nizamın kendisi için daha hayırlı olacağını,bugünkü gidişin ise mutsuzluktan başka bir netice getirmediğini nihayet idrak edecektir.İşte o gün insanlar dine dönecektir.Hem de İslam di nine.Bu,insan iradesinin dışında cereyan eden bir kanunla gerçekleşecektir. Çünkü Allah, insan fıtratına bu kanunu yerleştirmiştir.Zamanı gelince,o, gönüllerdeki vazifesini yerine getirecektir.
Sayfa 190
“İslam’da cariye harp esiridir. Harbler ise dünyamızın gündemindedir.” Anlatmak istedikleri şudur ki savaş denilen şey ortadan kalkmadığına ve muhtemelen kalkmayacağına ve dolayısıyla savaşta alınan esirler Kur’an gereğince paylaşılmak gerektiğine göre kölelik ve cariyelik denen şeyin de devam etmesi doğaldır. Bununla beraber bizim mollalar,
Reklam
Aslında organlarımızın hiyerarşik pozisyonlarını ve ünlülük durumlarını kitabın ilerleyen bölümlerinde uzun uzun inceleyeceğiz. Ama başlangıç sorumuza tekrar geri dönelim. Tam olarak neyiz? Birbirine hiç benzemeyen bir grup organın bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı mıyız sadece? Burada sizi, "sen" yapan ve geri kalan insanlardan ayıran tam olarak nedir? Sormak istediğim soruyu örneklerle açarsak daha iyi anlaşılacağına inanıyorum. Konuyla ilgili olanlar bilir, organ nakli oldukça zor bir süreçtir ve "doku uyumu" gibi birçok hassas koşulun titiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekir. Ama varsayalım ki böyle bir sorun yok ve organlarımızı çok rahat bir şekilde birbirimizle değiştirebiliyoruz. Bu durumda sizin karaciğerinizi çıkarıp yerine üst komşunuzun karaciğerini koyduk diyelim. Sonuç ne olur? Yine aynı kişi misinizdir yoksa artık değişmiş misinizdir? Hatta devam edelim. İlkokul arkadaşınızın ince bağırsağını alıp kendi ince bağırsağınızı ona taktığınızı düşünelim. Şimdi bir şey değişir mi? Ya da şöyle soralım; nihayetinde kendi kimliğinizi koruyarak vücudunuzdaki yapıların ne kadarını değiştirebilirsiniz?
Ölümlü varlıklara özgü bütün zevkler ölümlüdür. Öteki dünyada akrabalarımızı, çocuklarımızı, dostlarımızı bulmak bizi sevindiriyorsa, hâlâ böyle bir mutluluğa bağlı kalıyorsak, dünyadaki ölümlü hayatımız orada da devam ediyor demektir. Biz o yüksek ve tanrısal kıymetleri ne biçimde hayal edersek edelim, layık oldukları biçimde hayal edemeyiz: Onları gereğince düşünebilmek için, düşünülmez, anlatılmaz, anlaşılmaz ve bizim bayağı hayatımızın nimetlerine hiç benzemez kabul etmek gerekir.
Bayram
Bayramlar bugün maalesef bir sıla-i rahim yapma, bayram sevincini paylaşma, Müslüman olma bilincini aşılama vesilesi olmaktan çıktı. Herhangi bir yere tatil sebebi oluverdi. İnsanoğlunun tabii ki tatile de ihtiyacı var ancak unutmayalım; biz Müslümanız. Bir dinin devamı, onu, nesle en güzel şekilde aşılamakla mümkündür. Bayramlar da bunların en büyük vesilesidir. Aksi takdirde böyle vesileler değerlendirilemezse ne neslimize dinimizi aktarabiliriz ne de bu kadim geleneğin ve kültürün devamını sağlayabiliriz. Bu da ileride yozlaşmış, kültürünü unutmuş ve bayramları yalnızca eski anılarda hatırlayan bir cemiyetin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Onun için manevî mükâfatın tecelli ettiği bugünlerde, başta kendimiz olmak üzere evlatlarımızın kalplerine de bu dinin güzelliklerini aşılayalım, nakşedelim. Bu güzel kültürü çocuklarımıza aktaralım, onlarla yaşatmaya devam edelim. Bizim anlattığımız, hatıralarımızda yer eden ve ara ara hatırladığımız o güzel bayramları, çocuklarımıza da yaşatmaya, onların da bayram hatıraları edinmesine çalışalım. Bayramları bir vesile bilip sıla-i rahim yapalım. Gönüllerimizi birlik ve beraberlikle dinlendirelim.
“Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu İlke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin koruma ve
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
Bu nasıl bir teslimiyet
Birisinin şöyle dediği rivayet ediliyor: "Bir seferde, ihti- yar birisini gördüm. Oldukça yaşı ilerlemişti. Hâlini sordum. Dedi ki: Ben ömrümün başlangıcında, amcamın kızına âşık olmuştum. O da bana âşıktı. Tevafuk olarak o benimle ev- lendi. Zifaf gecesinde dedim ki: Gel! Bizi birleştirdiğinden dolayı bu geceyi Allah'ın şük- rüyle ihya edelim. Biz o gece namaz kıldık. Birimizin diğerine dokunma fırsatını bulamadık. İkinci gece yine öyle oldu. Bütün gece boyunca namaz kıldık. Yetmiş veya seksen seneden beri her gece biz bu hâl üzerine devam ediyoruz. Yanındaki hanıma işaret ederek: -Ey falan kadın! Böyle değil midir? İhtiyar kadın: - İhtiyarın dediği gibidir, dedi. Onların hâline bak? Eğer Allah onları bir araya getirme- seydi, ayrılık belâsına karşı nasıl sabredeceklerdi?
İslâmcıların siyasî görüşleri ve rejim arayışları ile Abdülhamit'in siyaset etme biçimi ve ayakta tutmak istediği siyasî gelenekler büyük ölçüde çatışıyordu. İslâmcılar İttihatçılar gibi devletin ve dinin bekası için hemen meşrutiyet ve hürriyet istiyorlardı, Sultan ise zamana yaymak istediği meşrutî idare içinde hilafet-saltanat sistemini
Sayfa 340Kitabı okudu
Bakara Suresi 73. Ayet
73. "İneğin bir parçasıyla öldürülen adama vurun" dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir de aklınızı başınıza almanız için size kudretini açıklayan delilleri gösterir. Bu sûrenin 67. âyetinin dipnotunda belirtildiği gibi, Allah Teâlâ, İsrâiloğulları'ndan haksız yere öldürülen bir adamın katilini meydana çıkarmak için, kesilen ineğin
Sayfa 42
402 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.