Mehmet Mustafa Üftadeoğlu değerlendirmesi
Mehmet Mustafa Üftadeoğlu 4 saat · RÜYA KAYITLARI Mustafa Uysal Kardeşim, son kitabı “Rüya Kayıtları”nı bana imzaladı. Okurken kendimi rüyada gibi hissettim. Tatlı bir rüya ahengiyle kitabı okudum. Onun kelimeleri ne kadar titiz seçtiğini anlamak güç değil. Kelime seçimleri, cümle kuruluşlarındaki özen kitabı okurken hiçbir yerde takılmadan
TSK'nın bu tavrına karşı siz ABD olsanız ne yaparsınız? Hemen Türkiye'de o elbiseyi giymeyi çok istekli cemaatlerle, kurumlarla işbirliği yaparsınız. Yetmedi, parti kurarsanız! Ve bu işbirliği sayesinde elbiseyi giymeyenleri tasfiye edersiniz. Peki, bu tasfiyeyi nasıl yaparsınız? Hitler'in sağ kolu J. Goebbels, Nazilerin propaganda bakanıydı.
Reklam
- Zayıf umutlar! - ...gitgide yok olan bataklıkta bir toprak boya... - Arzuların! - Çok tuhaf! Şimdi sesini gayet net duyuyorum. Gül rengi bir koydayım sanki. - Yüreğim seni kucaklıyor. - Öyle mi? Bu beklenmedik geçişleri anlayamıyorum. Bütün bunlar neyin laneti? - Hiçbir şeyin. Uyurken konuşmadın mı daha önce? Şimdi de tek yaptığımız
Sevgili dostum, hayat dediğin nedir ki? Denizde yüzen bir gemi... İnsanın mutlak olarak tek bildiği bu geminin bir gün alabora olacağıdır. İşte buradayız. Sâdık komşular olmuş iki, eski gemi... Ve bana uzattığın elin, beni 'alabora olmaktan' kurtarmak için yapabileceğinin en iyisini yaptı. Öyleyse yolculuğumuza devam edelim, birbirimiz uğruna, uzun uzun zamanlar boyunca. Birbirimizi çok özleyeceğiz. Sâkin denizler, iyi rüzgarlar ve tabii güneş... Kendim için ve senin için bunu diliyorum. Minnettarlığım sâdece böyle bir dilek sunabildiği için ve rüzgâr ve hava üzerinde bir etkiye sâhip olmadığı için üzgünüm."
Sayfa 22 - Aylak Adam 52, 1. Basım: Haziran 2014, 72 sahifeKitabı okudu
” Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre , uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık , dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre , ‘ Yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde , ‘ insanlık öldü mü? ‘ ya da
sevgili dostum, hayat dediğin nedir ki? denizde yüzen bir gemi... insanın mutlak olarak tek bildiği bu geminin bir gün alabora olacağıdır. işte buradayız. sadık komşular olmuş iki,eski gemi... ve bana uzattığın elin, beni "alabora olmaktan" kurtarmak için yapabileceğinin en iyisini yaptı. öyleyse yolculuğumuza devam edelim, birbirimiz uğruna, uzun uzun zamanlar boyunca. birbirimizi çok özleyeceğiz. sakin denizler, iyi rüzgarlar ve tabii güneş... kendim için ve senin için bunu diliyorum. minnettarlığım sadece böyle bir dilek sunabildiği için ve rüzgar ve hava üzerinde bir etkiye sahip olamadığı için üzgünüm
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Baş mimar kitap! Günümüzde de bilginin ana kaynağı olma özelliğini koruyan kitap, 15. yüzyılda iyice belirginleşen Rönesans hareketinde baş aktör olarak görev yaptı. Kuşkusuz, kitabın bu işlevi matbaa ile gerçekleşti. Johannes Gensfleisch "Gutenberg" (1394-1468)' in İstanbul'un fethinden yaklaşık 14 yıl önce bulduğu matbaa, toplumun
Yunan filozoflarının, tanrıları inceden inceye bir sıraya koyarken, ilintilerini, görev ve yetkilerini büyük bir özenle ayırtederken ciddi olduklarına bir türlü inanamıyorum. Bana öyle geliyor ki Platon, Pluton'un bahçesini (cehennemini), gövdelerimizin çürüyüp toprak olduktan sonra göreceğimiz işkence veya rahatlıkları sayıp dökerken ve bunları
Bu gece Nesrin yine nöbetteydi. Sorumlu olduğu koğuşlar arasında koşturup duruyordu. Gönüllü hemşirelerden genç bir öğretmen de Nesrin'e canla başla yardım etmekteydi. Koğuştan çıkarken yardımcısına, "Niçin bütün öğretmenler gönüllü hemşire olmadınız?" diye sordu, "..Sayınız herhalde bu kadar değildir." Genç öğretmen, "Haklısınız." dedi, "..daha kalabalığız. Ama bazı arkadaşlar gelmedi. Çünkü arkadaşlarımızdan birinin yakını bir din adamı var. Müslüman bir kadının yabancı erkeklere dokunmasının dine uygun olmadığını söylemiş. Arkadaşların da bir bölümü, 'demek ki bu iş dinimize uygun değil' deyip gelmediler." Nesrin koridorda zıngadak durdu: "Böyle düşünenler herhalde pek çok ki bizde bu hayırlı, güzel meslek oluşmamış. Diyelim ki hemşirelik gereği yapılan şeyler dince bir kusur. Ama biri bir insanın, bir milletin iyiliği, huzuru, yararı, hayrı için biraz kusur işlese, ne olur? Yüce Allah bunun bir özveri olduğunu takdir edemez mi? Böyle incelikleri kavramaktan uzak, bir insandan daha mı katı? Bu güzel davranışı, bencillikten daha değerli, daha insanca, daha Müslümanca saymaz mı?" Üzüntüyle baktı: "..Bir insanın Allah'ı böyle sırf cezalandırıcı gibi görmesi ve yalnız kendini kurtarmaya çalışması ne kadar yanlış bir şey. Bu dar anlayış bazı Müslümanları çok bencil ve katı yapıyor. Bence Müslümanlık bu değil. Toplumun selameti, kişinin selametinden önce gelir. Neyse. Gel, yaralılara yardım etmek kusursa, biz güzel Allahımızın affına sığınarak kusur işlemeye devam edelim."
402 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.