Mutsuz sonla biten filmleri de kitapları da sevmem. Aslında sevdiğim de olur ama kör gözüne sokar gibi sonu mutlu olacağı aşikar olanlar da kabul edilebilir ama gerçek hayatta mutlu sonla bitmeyen onca anımız varken, ne olurdu Lenie'ciğim o tavşanlara kavuşabilseydi? Böyle bir son olmalıydı. Durduk yerde dert sahibi olduk. Ah Lenie'cik. George'dan hiç beklemezdim. Başına açtığı bunca derde karşın hep devam etti bu adamla. Lenie ne istedi ki? Ah Curley'nin karısı ah... Hayatta zaten hep böyle olur, kötü niyetli insanlar bir şekilde masum insanların başını yer. Çok yazık oldu çok. Kitabın karekterleri özellikle Crooks aklımda iyi yer etti. Candy, Slim...
Aslında Lenie karakterini Game of Thrones'un Hodor'una da benzettim. Zihinsel engellilik üzücü olabiliyor.
Kitapta aslında Curley dışında tam olarak kötü diyebileceğimiz karakter bile yok. Herkes kendi çapında masum. Curley'nin eşi bile altı üstü bir Hollywood yıldızı olmak istiyor. İstemediği bir evlilik yapmış. Zamanının Amerikası'nın yaşadığı siyahi ayrımclığı da işlenmiş.
İnsanın üzüldüğünde, bunaldığında, hayattan zevk alamadığında George'un Lenie'ye anlattığı gibi kendine anlatacağı bir hayali olmalı. Gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli değil. Böyle bir hayal böyle bir rüya insanı hayata bağlar.
MEB 100 Temel Eser uygulamasından vazgeçti ama zamanında varken 100 temel eser arasında olmayı hak ediyor gerçekten. Okunası bir kitap.