İsmail kılıçarslanın hangi kitabını okuduysam pişman olmadım, Uslubu hoşuma gidiyor, bütün kitapları ayrı bi lezzet....................................
Haberi alır almaz tığ teber şah-ı merdan fırladaydım evden.
Bir hanımla kıza, darbe yapıyorlarmış, ben direnmeye gidiyorum, hakkınızı helal edin, deyişim hatırımda,
bir de havanın yapışkanlığı...
63'ten sonrasını sayma ihtiyacı duymamıştı. "Yaş kaç oldu Mehmet amca?" diye soranlara "haddi aştık" diye cevap verirdi. Başkaca konularda haddi aştığını ise ne gören olmuştu ne duyan
Harley Quinn gibi bir psikoloğum olmasını çok isterdim, beni akıllandırmaya çalışırken yorulup benimle birlikte deliren.
Ama böyle şeyler hep filmlerde olur; ya da henüz hiç yazılmamış romanlarda..
Yine bir Sarah Jio romanı ve yine harika bir aşk hikayesi.
Hemşire Anne Callowey’in 1943 yılında Bora Bora'da sessiz bir kumsalda korkunç bir cinayete tanık olduğu ve bu sırrı 70 yıl kendine saklamasına şahit oluyoruz. Ancak Tahiti'den gelen bir mektuba kadar.
Bir asker ve bir hemşirenin savaşın ortasında aşkla birbirlerine bağlanmaları, savaşta biten dostlukları okuyor ve son sayfalarda mutluluktan ağlıyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz, böyle şeyler yalnızca kitaplarda ya da filmlerde olur.
Çok keyif ve heyecan verici bir kitap olduğunu söylemeliyim. Sarah Jio okumaya başlamadıysanız şimdi tam zamanı!