MUHAMMED PEYGAMBER İDİ O
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu
Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında
Durup su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki Cenneti görmüş, İlahi
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı:
Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider.
Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana
kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi.
“Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi.
Ama aslında mürekkep yalamış adamdı;
önüne
HEMİNGWAY BUKOWSKİ VE DAHA BAŞKA ŞEYLER.
Hayır, ne Hemingway’ın edebi dehası ne 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' adlı pek ünlü çalışmasının düşün dünyasında uyandırdığı ilgi ve etkileri konu alan yeni bir edebi metin ekleme çabası değil bu yazı. Kitabının adı tümüyle farklı olsaydı da bir edebiyat tutkunu onu alır okurdu, -Bukowski'nin Hemingway’a
Bundan asırlar önce Pakistan'ın büyük imparatorlarından biri olan Akbar'ın hayatında küçük bir öykü vardır. Her türden özel yeteneğe sahip insanlarla son derece ilgiliydi ve Hindistan'ın her tarafından en yetenekli dâhilerden, 'Akbar'ın sarayının dokuz mücevheri' olarak bilinen dokuz kişiyi toplamıştı. Bir gün
Bu hikâyeler konuşuyor!
Romandan farklı olarak bir hikâyeyi beğenmem için kısa yapısı gereği anlattığı konunun bende alelade olmayan bir şeyleri uyandırması lazım. Bunu hissettiğim her hikâyeyi ve her yazarı severim. Sırça Köşk tam da bu kriterleri karşılayan bir kitap oldu benim için. Hatta okumak için geç kaldığımı bile hissettim. Sabahattin
Gidip de görmek istediğim yerlerin, pişen armut misâli ağzıma düşüşü, bana bir şeylerin yolunda gittiğini hissettirince, kabuğunda 'öğle şekerlemesi' yapan kaplumbağa gibi rahatlıyorum. Bu rahatlığın ortasına şimdi küt diye düşecek cümleler ama "yolunda gittiği" ifadesini kullanınca "sevgiyle kal, hoşça kal"
"... hakikati söylemek, en uç biçimiyle, yaşam ve ölüm “ oyunu” nun bir parçası sayılır."
Bu eser icin inceleme yazmak istemiyorum aslında ama Raskolnikov'un mekanik bir elle olay mekanına çekilmesi gibi dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. Çığlıklar evreni, böyle söylersem sopayla kovalanırım buna eminim :) dün bu kitabı bitirip