Ben, 'yeni olsun' diye uğraşıyor değilim. Bir şeyi nasıl yazacağım diye düşünürüm. Yaza boza, nasıl yazılması gerektiğini düşünüyor isem, ki bu fazla bir şey de demek değildir, o hale getirmeğe çalışırım. O hale getirdiğim zaman, ben yenilik olsun diye yapmış değilimdir bunu, ama birtakım alışılagelmiş anlatı ya da anlatım biçimleri bana yetmemiştir ya da onların dışına çıkmak istemişimdir. Olabilir. Ama yenilik olsun diye değil, yapmak istediğim bir şeyi yapmağa çalışıyorum. Yenilik olsun diye uğraşmıyorum.
Şaban-ı Veli’nin dediği gibi “İhlâslı amel öyledir ki, melek bilmez ki yaza, şeytan bilmez ki boza, kul da bilmez ki amel ile Allah’a nazlana.” Mutluluk, İlahî tecellinin, senin üstünden taşmasıdır. Ancak mutluluğu şartlara bağlamak, “Şunlar şunlar olursa mutlu olacağım” demek, egodur. Allah senden razı olmasaydı, seni yaratmazdı. Senden razı olduğunu bilmediğin için mutsuzsun, kendine küsmüşsün. Onun için mutlu olamıyor, yani şükredemiyorsun. Dikkat et, şükür, farkında olmakla ilgilidir. Zaten cennete, cennet denilen mânâ her an Hakk ile olmakla ilgilidir. Sen dünyada olan nimete şükretmiyor, değerini bilmiyorsan, ahirette olanın kokusunu bile alamazsın. Çünkü Allah israf etmez. Mutmain olman, anlaman ve şükretmen lâzım ki, bir sonraki programa geçilsin. Bu da ilim ve dua ile mümkündür.
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
Askeri darbe sonrası babamın eve kapandığı günlerdi. Geçim sıkıntısı çekmeye başlamış, para kazanmak için ailecek ufak çaplı işlere kalkışmıştık. Becerememiştik. "Yalnızca bir bardak boza satabilmiştik, hatırlıyor musun?" diye sordu ağabeyim. "Hatırlamaz mıyım!" dedim
Sayfa 97 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"…kadınları kafesten kurtaran Cumhuriyet’e sonsuz şükranlar… Oh, hele Türk kadını boza içmekten kurtuldu! Ahirette Kevser vaadiyle dünyadaki bütün içkileri haram eden bol çakşırlı sofu, kalın kafalı bütün gericileri etrafına topla da Vefa’nın mırmırık dolu mermer küpleri içine dalıp çıkın."
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sanırım toplumumuz geriliyor. Bilhassa manevi ve ahlaki bakımdan acil önlemler alınmazsa, yok olma uçurumuna doğru gideceğiz. s.67 Devletin kendisi hırsız; milleti çarpıyor. Nankörlüğü de cabası. Bir avuç aç, aciz yoksula millet demişler! Ordumuz ordu, maliyemiz maliye mi sanki? Maarifimiz, adliyemiz adam gibi mi? s.71 Bu millet, ensesinde boza pişirip tepesine binecek bir diktatör bekliyor hep. Kaç defa sokak kenarlarına ağaç dikip söktük; kaç defa Batılıları taklit ettik ama olmadı. s.71 Yöneticilerimizin hepsi hırsız, üçkağıtçı, rüşvetçi. s.72 Memleketin başı çalıp çırptı mı, milletvekili, bakan, emniyet müdürü, daire müdürü de çalıyor. Böyle olunca bakkal Meşedi Hasan'dan ne bekleyecektik ki! s.73 Bütün güç ve para hakim sınıfın elinde. Halktan körü körüne itaat beklerler ki başları ağrımadan yediklerini hazmetsinler. s.73-74 Amele günde on saat ölesiye çalışıp akşam bir somun ekmeğe muhtaçken, halı depom tavana kadar dolu olursa, onun ilahi takdirin böyle gerektirdiğine inanması lazımdır. Demek ki insanların bize itaat etmeleri için aç, muhtaç, cahil ve batıl inançlı kalması lazım. Falan attarın çocuğu okursa, yarın benim cümlelerime itiraz eder, bizim anlamadığımız laflar ederler. Toplum bizim sağmal ineğimiz ve dünya bizim muradımızca dönüyor. Bırakın böyle devam etsin. s.85
Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilingin töringin kim artatı (udaçı erti) ? *Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim boza bilecekti?
Sayfa 48 - BOĞAZİÇİ YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
890 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.