Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dişi Kurdun Rüyaları kitabından..
“Bozkır geceleri çok güzel olur. Önce mutlu bir sessizlik çöker ortalığa. Yerin ve göğün sonsuzluğu, sanki bu sessizliği daha da artırır. Yumuşak hava ot kokularıyla dolar. Sayısız yıldızla donanmış gökyüzü ile gözümüz arasında, en ufak bir sis, bir bulut, bir buhar gölgesi bile yoktur. Hiçbir yıldız kaçırmaz bu daveti, ay da büyülü bir biçimde aydınlatır bozkırı...Mutlak ve esrarlı bir duruluk içindeki bu görüntü pek görkemlidir. Günlük sıkıntılardan biraz kurtulduğu o nadir anlarda insan düşüncesi, bu muazzam görüntüye, muazzam etkiye kaptırır kendini ve düşünür. Ama bu zamanlar çok kısadır.”
Sayfa 38 - GUFO YAYINEVİKitabı okudu
Yaz günleri hep böyleydi; gündüzleri sıcak, geceleri soğuk. Bozkırın çepeçevre kıraç kalması, bitkilerin tutunamaması bu yüzdendi. Zavallıcıklar gündüzleri güneşe uzanıp nemli hava bekleyişi içinde yapraklarını açıyor, geceleyin soğuktan kavruluyorlardı. Ancak iklimdeki sert değişikliğe dayananlar ayakta kalabiliyordu.
Sayfa 64 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bozkırın alnında karlar altında Bir keder pıhtısı gibi için için Kanayan kışlarından kerpiç köylerin Geçerek, kendi yalnızlığından üşüyen yollarından. Irmak boylarında yıkanan ırgalanan ağaçlar Ey buğday başakları, soluklanan toprak Göçmen kuşları uzak ülkelerin ve mevsimlerin Ey geceleri yıldızlarla öpüşen dağ çiçekleri Naftalin kokan danteller dip odalarda Renk renk işlenmiş genç kız düşleri Ey büyük bekleyiş, katlanmış duygular hep aralık duran kapı Artık ağır ağır sararan umutlar Elbette, elbette geçerek sizin de hüznünüzden.
Sayfa 140 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Bozkırın kahrı gündüz çekilmez
Gökyüzü kocaman. Yıldızlar, aşağıda ve parlak. Bozkırda yaz geceleri hep böyle olur. Severdim üstelik ben, böylesi bozkır gecelerini. Ama, bu gece sevemiyorum. Yıldızlarla Nizip arasına gerilmiş umutlar, gökyüzünden büyüktü çünkü...
Sayfa 66 - Cem Yayınevi
II Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor: Girdim ki içeriye,
Ah!
"Ruya Şehir" Semerkand' da geceleri Registan meydanında oturmalısınız.Bu deneyim ateş seyretmek gibidir, büyüleyicidir.Meydanda otururken tefekküre dalıyorsunuz, hayaller kuruyorsunuz. ...Buralar bir bakıma Türklüğün geldigi yerlerdir, o dönemlere uzandım.sonra o meydanın karşısında Uluğbey medresesini görürsünüz.Ahmet Haşim'in şiirindeki gibi.İslam dünyasında ilim güneşinin, o muhteşrm kızıl akşamını Uluğbey temsil eder... Kazakistanın güneyini de ihmal etmemelisiniz.Artık orası Turan eyaleti olarak biliniyor.Başkenti'de Hoca Ahmed Yesevi'nin şehri Yesi, şimdiki adıyls Türkistan'dır. "Bir Orta Anadolu şehri gercekten zenginleşirse nasıl olur"? sorusunun cevabını göreceksiniz.Hoca Ahmed Yesevi'nin türbesi ordadır.Şehrin biraz ötesinde de Ahmed Yesevi'nin hocası Arslan Baba'nın türbesi ve onun ismini taşıyan cami vardır.Buralarda masmavi çiniler, Kazakistan'nın bozkırın ortasında heybetle yükselir.♡♡♡
Reklam
Bağbozumu Şarkıları - Son Yazı
DİLSİZ USTALAR, SUSKUN ÖĞRENCİLER Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları
Yıkanmamış çarşafların soğuk sertliğinde geceleri uzatıyordu...
Sayfa 27 - Doğan KitapKitabı okudu
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.