Memedin karısı uçsuz bucaksız bozkırın ortasında dikilmiş
duruyordu. Eğilip toprağı eşeledi. Epeyce aradıktan sonra
birkaç tohum buldu. Toz içinde kalmış ellerinin çatlaklarına toprak dolmuştu. Tohumları sildi. Sonra dişledi. Yüzünü
acıyla buruşturdu. Sonra da tohumları başörtüsüne düğümledi.
Kendi kendine: "Vay," dedi, "vay garip başım. Tümü de
çürümüş ... vay," dedi, "vay."