Buse Keskin

Buse Keskin
@bozkirinbagri
Sabitlenmiş gönderi
Aslında kadınların ezilmişliği nasıl yaşadığını anlamak kadar, erkeklerin eril iktidar konumlarını nasıl sürdürdüklerini ve tahakkümü nasıl inşa ettiklerini anlamak da önemli olmalıdır.
Reklam
Her şeyi oluruna bırakıyor, kendimi şen sabaha terk ediyor, mutlu insanlar içinde ben de kaygısız, öne arkaya sallanıyordum. Bulutsuz, berraktı gökyüzü; benim de gönlüm gölgesiz.
Sayfa 15 - Varlık YayıneviKitabı okuyor
159 syf.
·
Puan vermedi
·
285 günde okudu
Sur Kenti Hikayeleri
Sur Kenti HikayeleriAli Ayçil
8.5/10 · 1.166 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonunda, ellerim böyle boş, ortalarda kalışım ne garip!
Sayfa 13 - Varlık YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Buse Keskin

Buse Keskin

, bir kitabı okumaya başladı
Açlık
AçlıkKnut Hamsun
7.9/10 · 28,2bin okunma
Egomuza çok kapılırsak, fazlasıyla müşkülpesent, mükemmeliyetçi olursak, gereksiz yere kurban edilirsek ya da kör bir tutkuyla sürüklenir veya -kendimiz, ailemiz, toplum, kültür, dünya konusunda- doyumsuz birine dönüşürsek ve bu konuda hiçbir şey söylemez ve yapmazsak, başkaları için hiç bitmeyen bir kaynakmışız gibi davranırsak, kendimize yardım etmek için yapabileceğimiz her şeyi yapmazsak, ruh derisini kaybederiz.
Çok fazla “iyi olma”nın kusuru alttaki gölge meseleyi çözememesidir, ki bu gölge sorun bir tsunami gibi, kocaman, dev bir dalga gibi, tekrar yükselir, yolunun üstündeki her şeyi yıkıp yerle bir eder. “İyi olma” halindeki kadın, gözlerini etrafındaki inatçı, çarpıtılmış ya da zarar verici her şeye kapatır ve sadece onlarla “geçinip gitmeye çalışır”. Onun bu anormal durumu kabullenme çabaları tepki verme, işaret etme, değiştirme, doğru ve adil olmayan şeyler üzerinde etkide bulunmayla ilgili içgüdülerini daha da zedeler.
Psikoloji sadece bedeni, aklı ve tini değil, aynı ölçüde kültürü ve içinde yaşanılan çevresel şartları da içermelidir. Böyle bakınca, her düzeyde sorulması gereken soru şudur: Nasıl olmuştur da tek tek her kadın başlangıçta ona ait olan bir hayat için kendisini yaltaklanmak, alçalmak, ürkmek, yalvarmak zorunda hissetmektedir? Herhangi bir kültürde bunu talep eden şey nedir?
Ah bu ağaçlar... Şehri şehir yapan, binlerce yeşil gözün kadehi ile etrafa huzur dağıtan vefalı, sefalı, sadık dostlar... Eskiden İstanbul şehri bu asil, bu kanaatli aşinaların varlığı ile ne kadar mesut, ne kadar memnun ve ne kadar mamurdu.
Reklam
Binlerce yıllık gelenekleşmiş Türk psikolojisi, bir merkez etrafında toplanmayı çok sevmiştir. ... Ondaki bu merkezleşme insıyakı, bilhassa sosyal düzende en sarih ifadesini bularak aynı motif, iç içe daralan halkalar gibi, mahalle teşkilatına ve aile çevresine kadar inerek içtimai hayatın bütününe hakim ve şamil olmuştur. Bunun için de Türk geleneği, mahallesini kurarken hemen daima site fikrinin sadık muhafızı olarak kalmıştır. Öyle ki, ibadethaneyi merkez alıp onun etrafında birleşerek örgütleşmekten haz duymuş; bir yandan ona sokularak kuvvetini tazelerken bir yandan da kendi taze kuvvetiyle ona destek olmuştur. Cami bulamadığı zamanlarda ise gene gördüğünden, bildiğinden şaşmayarak bir meydanın, hatta bir çınarın etrafında baş başa vermiş ve daima merkezleşme an'anesine bağlı kalmıştır. Böylece de çeşmesi, sebili, imareti, medresesi, meydanı, ağacı ve çarşısıyla mahalle, bir amme hizmetleri müesseselerinin sosyal ve bedii dekoru içinde uzlaşmış ve anlaşmış bir bütün olmuştur.
İnsan, başına böyle şeyler gelir, böyle sözler duyar da ağlamasını nasıl tutacağını bilemez diye yedekte bir hareket saklamalıymış.
Sayfa 120Kitabı okudu
Durduğu yerde ağırlaşmaya başlıyor hayat. Yapış yapış bir şey gibi. Kanatlarına bulaşıyor, ökseye tutulmuş gibi kalıyor insan.
Sayfa 114Kitabı okudu
458 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.