Necmettin Eyyûb'ün altı oğlundan üçünün adları türkçedir ve şöyledir:Buri:Orta Asya Türkçesinde kurt manasına gelen Böri olması muhtemeldir. Selahattin'in eniştesinin ismi de Muzaffer Ud-in Gökbörü idi.Gökbörü bozkurt'un diğer ismidir yine Selahattin'in bir yeğenini de Karakuş adını taşıyordu görüldüğü gibi bütün bunlar Kürt boyuna mensup olan Eyyubilerin Türklüğünü ve Türkçe kullandıklarını gösteren belgelerdir ayrıca o devirde yazılan eserlerde de eyyubilerin Türk soyundan oldukları gösterilmiştir. Sultan selahattin'in ordusu Kürt,Türkmen,Arap, Acemlerden müteşekkildi.Sarayında Türkçe konuşulduğu gibi kendisi de TÜRKÇE konuşurdu.
Sayfa 155
Damarlarından akan kanda Bozkurt Türküsü Vatanına aşık olmuş kurt ordusu Andını içmiş turan üstüne Haydi ey Asenalar ey Alperenler kutlu sefere. Ben Türk'üm! Ben Türk'üm! Sarsılmaz yıkılmaz ülküm Ülkücü derler bize Değişmeyiz Turan'ımızı ite köpeğe.
Reklam
Selahattin'in annesi Amine Hatun, o tarihlerde Suriye'de kesif kitleler hâlinde yaşayan Yaruklu Türkmenlerindendi. Yaruklu Türkmenleri 24 Oğuz boyundan Yıva'lara, Amine Hatun Selçuklu ailesine mensuptur. Selahattin'in eşi İsmetü'tdin Hatun da Türktür. Söyler misiniz lütfen, Selçuklu sultanlarının bile Keykubat, Keyhüsrev, Keykâvus gibi yabancı bir kültüre ait isimler taşıdıkları bir dönemde Türkçe adları tercih eden bu şuurlu aile Kürt asıllı olabilir mi? Yalnız Eyyübî ailesi değil, Eyyübî Ordusu, Eyyübî Ordusu'nun komutanları da Türktür: İbni Vâsıl, 1953'te İskenderiye'de iki cilt hâlinde basılan Müferric'ül-Kürüb adlı eserinde babasının Kürtlerin ihanetine uğraması sebebiyle Eyyübi ordusunun %90'dan fazlasının Türklerden meydana geldiğini yazmaktadır. Komutanlar da Türktür. Erkuş, Şerafettin Karakuş, Bahattin Karakuş, İzzettin Akbörü, Muzafferettin Gökbörü, İbni Türkmen, Tekin oğlu Mengü Bars, Aydoğmuş, Aybey, Alaeddin Aydemir, Çavlı, Seyfettin Yaz Küç, Hüsamettin Tuman (belki Tümen), Sunkar, Mahmut bin Tekiş, Ömer bin Laçin, Bozaba, Kutluğaba, İlaba, Arslanboğa, benim tespit edebildiğim emir ve komutanlardan bir kaçıdır. İbni Vâsıl, bu komutanların at eti yiyip, kımız içtiklerini yazmaktadır. Hiç kımız içip, at eti yiyen Kürt gördünüz mü siz? Bunlardan Mahmut bin Tekiş Selahattin'in dayısı, Muzafferettin Gökbörü ile İzzettin Gökbörü enişteleridir. Biraz evvel zikrettiğimiz gibi Akbörü demek, bozkurt demektir.
Sayfa 68 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
Lafı uzatmayayım. Mukadderat kendini gösterdi. O günkü dünyanın en büyük ve o güne göre en modern iki ordusu, iki Türk ordusu karşı karşıya vuruştular. Bu orduların her ikisi de, iki büyük, eşsiz genelkurmay idaresinde idi. Bu kurmaylardan biri cihan fatihliği davasını güden Demir'in, diğeri de Avrupa'yı dize getirmiş olan Yıldırım'ın idi.
Sayfa 62 - Aksak Demirin Büyük SavaşlarıKitabı okudu
Günün birinde Hariciye Vekil Vekili bulunuyordum. Alman büyükelçisini Atatürk'e götürdüm. Hoşbeşten sonra, Alman elçisi Atatürk'ten harp hatıralarını sormaya başladı. Sakarya, Dumlupınar meydan muharebelerinden söz açıldı. Atatürk: "Kumandanlarımdan birinin delice cesareti olmasaydı, Yunan ordusunu Konya tuzlu çölüne sokacaktım. Düşman ordusu orada fıçıya basılmış salamuraya dönecekti. Ve harp o vakit bitecekti. Hem de nasıl? Düşman kaçmaya muvaffak olamayacak, kendisinden haber bekleyenler de şaşıp kalacak ve boyuna haber soruşturacaklardı. Sonra öğreneceklerdi ki, Yunan ordusu tuzlu çölde salamura olmuştur! Böylelikle harp bir, bir buçuk yıl önce bitmiş olacaktı" buyurdular. Bir gün ben, bu delice cesur kumandanın kim olduğunu Atatürk'ten sordum. "Rahmetli Halit Paşa idi" buyurdu. Düşmanın arkasını çevirmek için kendisini aradıkları vakit yerinde değilmiş. Askerin önünde, elde tabancayla düşmanın üzerine saldırıyormuş! Bu haller, lüzumsuz cesaretlerin bir millete ne kadar pahalıya mal olduğunu göstermeye yeterler sanırım.
Sayfa 55 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Demir, halk ile ordu arasında hiçbir fark ve imtiyaz gözetmezdi. Biri olmazsa diğeri de olmaz derdi. Demir devletinin büyüklüğü, mamurluğu, saadeti nasıl ki mükemmel bir idareye, mükemmel bir adalet temellerine dayanıyorduysa, ordusu da böyle adilane bir intizam bir inzibata arka vermiş bulunuyordu. Halk ve ordu dimdik ayakta idiler.
Sayfa 50 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
132 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.