inanamıyorum. dersten sonra sigara molası için kampüse çıkan 
Elyesa Koytak ; kendisini görmeye gelen, 1937193 gündür o anı planlayan yağmur ve bengisu ile karşılaştı. konuşuldu hatta kitap hediye edildi hatta çok gülündü hatta kapıyı falan tuttu hatta zaman su gibi aktı hatta odasında fotoğraf çekinildi hatta bölüm değiştirmem için “kafanı karıştırayım” dedi hatta. mesela hatta demek bile nasıl bir tarifsizlik.
kelimlerin arkasındaki kişilikleri tanımak. bu hissi seviyorum. burayı böyle kullanmayı sevmiyorum ama bugünü unutmak istemiyorum. ve 
Yağmur Gürlük seni seviyorum.
Reader Follow Recommendations
Kan Kardeş
“Kan kardeş oluruz.
O halde ant içmek için şimdi tekbir getir.
Tekbir getir, caddeler dinlesin.
Vatan’da İstiklal’de tekbir getir, Bağdat dinlesin
Sen İstanbul’da tekbir getir, Paris Londra dinlesin.
Sen Ankara’da, Antep’te, Erzurum’da, Kars’ta
Sen mecliste tekbir getir, biz zaten ayaktayız.
Başka ülkelerde kafirin zulmü altında çok beklemiş kardeşlerin
Kardeşlerin dinlesin, bu gece ayaktalar.
Dinlesin, denizler karalar dinlesin.
Yedi kat sema, kat kat melekler dinlesin.”
Modern Doğu Masalları (8)
“Çünkü insanlar genişledikçe daraldıklarını bilemediler. Dışarı açıldıkça uzaklaştılar kendilerinden.”
Modern Doğu Masalları (4)
İbrahim, karısı Hacer’i ve oğlu İsmail’i Hicaz çölünde bıraktığında Hacer de böyle koştu. İki tepe arasında. Safa ve Merve.
İnsanoğlu şu yeryüzüne geldiği günden beri, o iki tepe arasından koşar durur farkında olmadan.
“28 şubat 1997. Beraberinde getirdikleri sebebiyle dışlamalar, acılar ve haksızlıklar günü. Kendisine örtüsünü muhafaza ederek eğitim alma hakkı bile verilmeyen kız kardeşlerimize, annelerimize ve bizzat kendimize yapılan zulmü unutturmayalım olur mu? Üniversite eğitimi almak isteyen baş örtülü kadınları örtülerini çıkarmaya ikna etmeyi amaçlayan ikna odalarını, sağlık karnesinde örtüsüz ve saçlı fotoğrafı olmadığı için geciken tedavisi sebebiyle vefat eden Medine teyzeyi, kendisine ‘kes sesini, konuşmaya hakkın yok’ denilen okul birincisini… devam edeyim mi? Ecevit’in, baş örtülü Merve Kavakçı’ya meclis kürsüsünden seslenerek ‘bu hanıma haddini bildiriniz.’ dediğini, Bahçeli’nin ‘çağdaş olmayan kıyafete izin yok.’ dediğini, Kılıçdaroğlu’nun ‘örtü bir metrekarelik bez parçası.’ dediğini, Akşener’in ‘MGK kararlarına ben de imza attım. 28 şubat uygulanacak, başka yolu yok.’ dediğini… türetebilirsiniz, di’mi? Keşke türetemeyecek olsanız, keşke türetemeyecek olsak. Ben baş örtülü kadın ve baş örtüsüz kadın ayrımı ile üniversite eğitiminden yoksun bırakılan, ortaokul ve lise eğitimi aldığı sırada okula girerken başını açmak zorunda kalan, kamuda baş örtüsü ile çalışma hakkı elinden alınan kız kardeşlerimi unutmak ve unutturmak istemiyorum. Lütfen kimseye kinlenmeyelim ama bu göz yaşlarını, bu eşitsizliği unutmayalım. Çünkü unuttuğumuz an tarih tekerrür eder.”
Ruhumun Dalgaları- Fazıl Say
“Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.
Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, nerdeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.”
“hayatın sana, ama şuracıkta dinleneyim, diyebileceğin tek bir köşe tek bir tabure vermediği. bir omuz bir ses bir teselli bulamadığın. dünya yani. tam olarak böyle bir yer miymiş. yumruğu bu kadar sert miymiş. dişlerin döküldüğünde, ringin köşesine baktığında, bir mola verdiğinde pes etmek istediğinde, oracıkta kimseleri bulamamak mıymış yani yaşamak.”
*Tumblr, tugbakarademir