İnsan tabiatının özde merhametle dokunduğunu söyleyen Doğu öğretilerinin aksine, Batı geleneği, insan tabiatının özünde zalim olduğuna inanır. İnsan, bu görüşe göre, kötü mizaçlı bir varlıktır. Batının binlerce yıllık tarihi; kitle halinde çarmıha germeler, işkence odalarının icadı, dünya savaşları, soykirım, etnik temizlik gibi günahlarla tıka basa dolu. Tamahkârlık, köle ticaretini yeşertmiş, yerli halkların boyun eğdirilip ve acımasızca sömürülmesine yol açmıştır. Eğlenceler, zalimlik karşısında büyülenmişliğin izlerini taşır, gladyatör oyunlarından Hollywood'un modern fantezilerine dek zalimlik, imgelemi zapt eder. O halde ne yapmalı?
Sayısız araştırma, ekranlarda görülen şiddetle gerçek hayatta şiddete yönelme arasında bağ kuruyor.Yaşadığımız zaman diliminde çocuklarımıza yapabileceğimiz iyiliklerden birisi, onları televizyon veya bilgisayarın değil gerçek hayatın sesiyle buluşturmaktır. Onlarla hayatı gezebilir, insanları ve sokakları tanıyabilirsiniz. Biraz tuhaf görünmek pahasına da olsa şunu öneriyorum: Onlarla akıl hastanelerini, huzurevlerini, yetiştirme yurtlarını, mülksüzlerin yaşadığı sokakları, camileri, havraları ve kiliseleri gezin. Birlikte çarşıları, pazarları, aktarları dolaşın. Gerçek hayatın nasl bir şey olduğunu ve ıstırabın gerçek bir insana değdiğinde ne yapabileceğini onlara gösterin. Gerçek hayatın nerelerde soluk alıp verdiğini, insanların nelere gülüp nelere üzüldüğünü, gerçek hayatın seslerinin neye benzediğini onlara öğretin.