“Mevlana ilimde ve ilimi anlamakta derinleştikçe, içindeki yangını da giderek büyür. Şems sonunda onun kendisi olmadan da aşkı yaşayabilmesi ve bu sürecin içinden tek başına geçebilmesi için ansızın çekip gider.
Bir sabah Mevlana uyanır ki Şems artık yoktur. ‘Kırk yıldır aradığımdın, neredesin ey Şems?’ diye haykırır. İnanmak istemez dostunun yokluğuna, ancak günler geçtikçe kabullenir. Mektuplar yazar, şiirler yazar, derdini neye üfler, feryadını semaya döker ama Şems artık yoktur..
Böylesine derin ve güçlü bir zihinsel ve ruhsal bağ oluşmuştur aralarında. Şems, öyle iyi bir öğretmendir ki yokluğunda bile aktarabilmiştir Mevlana’ya öğretmek istediğini..
Bir gün Mevlana, ‘Ey Şems,’ demiştir, ‘Yokluğunda buldum gerçek seni...”