“Ötede bir yer varsa, yazının içindeydi bu, ama yazıda bulduğunu yazının dışında, hayatta aramanın boşuna olduğuna karar vermişti. Çünkü dünya da, en azından yazı kadar sınırsız, kusurlu ve eksikti.”
Derin bir nefes eşliğinde, gök gözlerini benden sakınıp camdan dışarı çevirdi ama ellerimi de bırakmadı.
"Bir anlaşma yapmamız lazım,"diyerek göğünü bana sunduğunda, sesinde ciddiyet vardı.
""Bir kere söyleyeceğim! Ya anlaşacağız ya da başka çözüm yolu bulacağız..."
Yüzüme beklentiyle bakınca, "Söyle, " dercesine basımı salladım.
"Eğer ki,'" dedi dik bir tonda. "Başına bir şey gelirse.
"Benim sorumluluğumda," dedim lafını keserek ama hayır,dercesine başını sallayarak, söylemimi reddetti.
Yüzünde kana aç bir avcı ifadesi belirirken "O köyü yakarım!" dedi tavizsiz bir tonda. .
" Sana, senden olana fark etmez..."
Gülümsemesinde kan doğrandı.
"Herhangi birinize, bir daha! Bir daha bir
şey olursa, o köyü yakarım, Hevybanû.
Asıl sorun tek başına ayakta durabilmekte, yalnızlığı öğrenebilmekte mi? Asıl sorun sevgisiz yaşayabilmekte mi? Sevgisiz kalıp direnmeyi, sevgisiz kalıp gene de boyun eğmemeyi, dilenmemeyi öğrenmekte mi? Asıl öğrenmemiz gereken şey sevgisiz bir yaşam düzeni mi?
"Kimseye elindeki nimetten dolayı kıskanma. Allah'ın o nimet karşılığında ondan neler aldığını bilemezsin. Başına gelen hiçbir musibete de üzülme. Karşılığında Allah 'ın sana neler vereceğini bilemezsin."
“Herkesin bir manası var. Lakin akıl tek başına yetmez o manayı anlamaya. Akıl bilmek için gönül bulmak içindir. Bilmek istersen düşün, lakin bulmak istersen hisset. Zira aradığın da, bulacağın da zaten içindedir.”