Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çin planlarının en önemlisi ve en tehlikelisi Türkler arasına Çin geleneklerini sokarak, onları zevke, rahata alıştırarak Türkler'in milli duygularını zayıflatmaktı. Gerçekten Çinli prenseslerle debdebe ve keyif başladı, ipek elbise giymek, zevk etmek alışkanlık oldu. Böyle davranan insanların zayıflayacağı, o müthiş savaşları yapamayacağı kuşkusuzdu. Şeytan Çinliler, işin can damarını bulmuşlardı. Bu milletin asıl kuvvetinin milliyet duygusunda olduğunu ta o zaman biliyorlarmış. Bir millet nasıl yıkılıyormuş, milliyetçilik ne büyük kuvvetmiş, Türk'e tarihin kaydedebildiği ilk günlerinde bile hangi oyun yapılıyormuş. Bugünkü Türk nesli bunları öğrensin ve hangi şeye sarılmak gerekirmiş anlasın!.
Sayfa 180 - 1. Cilt
Zikir Vaktinde Yapılmazsa
Gece veya gündüzün belli saatlerinde veya bir namazdan sonra ya hut belli durumlarda Allah'ı zikretmeyi âdet haline getiren kimse, bir se beple zikrini yapamazsa, bulduğu ilk fırsatta zikrini yapmalı, bu görevini kesinlikle ihmal etmemelidir. Çünkü zikrini zamanında yapmaya kendini alıştırırsa, bir daha onu ihmal etmeyecektir. Zamanında yapamadığı zikrini kaza etme konusunda ihmalkâr davranırsa, zikirlerini vaktinde yapmamayı alışkanlık haline getirecektir. Resûlullah ﷺ şöyle buyurdu: "Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duâsını okumadan veya tamamlayamadan uyur da sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır." Müslim, Müsafirîn 142
Sayfa 54
Reklam
Saygıyla anıyoruz..
İstediğimiz kadar akıl çağına girdiğimizi, aklımızı kullandığımızı öne sürüp duralım, alışkanlıklarımızla yaşıyoruz. Bir şey alışkanlık ha­lini alınca da üzerimizde kendiliğinden bir egemenlik kurmuş bulunuyor. Bir kere böyle bir düzen kurulmaya görsün, sonra onun tutsağı olmakta gecikmiyoruz. Bu işleyişi bilenler de, isteseler de istemeseler de, bundan yararlanıyor­lar..
Alışkanlık denen şeyin zevklerimizi, düşüncelerimizi bu kadar etkilemesi ne tuhaf.
Gazeteleri okumaya üçüncü sayfadan başlamayı alışkan­lık edinmiş bir toplumun bu gizli zevki , acıları her geçen gün biraz daha sömürüyor, kendileri için eğlenceye dönüştü­rüyor. Yeter ki başkalarının başından geçmiş olsun. Yeter ki kendi evlerine uğramamış olsun.
Günlük tembelliğimiz bizi yaşama hevesimizden uzaklaştırır; yerine içi boş ve değersiz hayaller koyar. Sadece düzen sükunet ve verimli çalışmakla hayat gerçek mutluluğuna kavuşur." Yaşadığımı hissediyorum" diye tabir edilen duyguyu sadece çalışmayı alışkanlık haline getirerek elde edebiliriz. Bu ise çalışma isteğini dörde katlar ve tembel bundan haberdar değildir.
Sayfa 64 - Ediz YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kötü sözlerin ya da davranışların hiçbiri aslında kötü değildir,onları kötü yapan sizin onları nasıl anladığınız ve yargıladığınızdır. Yani kendinizi aslında kendi düşüncenizin sinirlendirdiğinin farkına varın. Düşüncelerinizin sizi alıp sürüklemesine izin vermeyin. Tepkilerinizi yavaşlatmayı ve geciktirmeyi bir kez öğrenirseniz bu alışkanlık haline gelir ve hep öyle yaparsınız. Eğer öfkeye alışmak istemiyorsanız,bu huyu körüklemeyin. Artmasına sebep olacak hiçbir şeyi yapmayın. Önce sessiz kalın ve sinirlenmediğiniz günleri sayın. Epiktetos
Zevkleri ve kabiliyetsizlikleri bakımından yüzeysel, cemiyet hayatı meraklıları asla kendi içlerine dönüp hem çok meşgul hem de aptalca geçen kısır hayatlarının ortasında hissettikleri gerçek duyguları aramazlar ve sonunda bu alışkanlık içlerinde gerçek bir duygu belirmesi olasılığını öldürür. "Başkaların ne der"e bu tabiiyet onları sevimli, terbiyeli, hiçbir özgün yanı olmayan insanlar haline getirir: ipleri başkalarının elinde duran, iyi huylu mekanik oyuncaklar olurlar.
Önemli olan, başkalarını kendin gibi sevmen, işte önemli olan bu ve hepsi bu kadar, başka hiçbir şey gerekmez: Cenneti nasıl kuracağını hemen bulursun. Üstelik bu, milyarlarca kez yinelenmiş ve okunmuş eski bir gerçek ama bir türlü alışkanlık haline gelip yerleşmemiş! "Yaşamın bilincinde olmak, yaşamdan daha üstündür, mutluluk yasalarının bilinmesi, mutluluktan daha üstündür." İşte mücadele edilmesi gereken bu! Ben edeceğim. Herkes isteyecek olursa her şey hemen düzelecektir.
Sayfa 88
Hocayım Ben!
Akademi nedir? Akademi deyince akla ne gelir? Neden ismi akademidir? Bu kabilenin üyeleri neler yaparlar, ne konuşurlar, nasıl yazarlar? – “Merhaba, akademisyenim ben!” – Yani? – Akademisyenim işte, üniversitede öğretim görevlisiyim. – Haa, şimdi oldu, öğretmensiniz yani! – Olur mu canım, o başka, ben üniversitede hocayım. – Hoca mı? Ne farkı
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.