Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ama akıllıca hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Herkes senden de benden de korkuyor. Bunu tetiklemektense korkulacak bir şey olmadığını göstermeliyiz." "Güzel vârisim..." dedi bana doğru yaklaşarak. "Gece başını yastığa koyduğunda aşk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker, dostluk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker. inanç geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker." Dudakları hafifçe kıvrıldı, parmakları iki yanımdan saçlarımı yüzümden çekerken, "Ama korku," dedi. "Korku seni ayakta tutar. Uykuya teslim etmez. Bitmez." Ellerini çekip kaşlarını çatarak artık beyaz bir çölde farksız olan tuz kaplı kurak araziye baktı. "bir kez yıkıldım bu topraklarda, bunun bir daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğim." "Sadece ilk saldıranın sen olmasını istemiyorum. Onların haklı çıkmasını istemiyorum ben." "Bunun içinendişelenme," dedi derin bir nefes verip. "Hiçbir zaman önce saldıracak kadar kötü olmadık biz." Geldiğim günden beri tek yaptıkları bana saldırmaktı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordum gülümseyerek. "Burada olduğuna ben bile inanmakta zorlanırken." "Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum," dedi. "Hiç kimse buna cesaret edemezdi." "Bazıları cesaretin delilik olduğunu söylüyor."
Sayfa 365Kitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşma'nın (ya da Dr. Igor'un tercih ettiği
Mensup olduğum millet, istiklâlini tarihin en asil ve zor bir ateş imtihanından sonra kazanmıştı. Fakat, diğer bir ideale de kavuşması gerekti. Böyle bir ideale kavuşmak için, insanlar tarihte sehpalarda, zincirler içinde ölüp giderler, sürgünlerde ömürlerini geçirirler. Onların imtihanını yalnız çekenler bilir. Onların savaşını hiçbir zaman alkış takip etmez. Alelade, mütevazı askerler gibi gelip geçerler. Bu, tek başına kazanılmak için mücadele edilen gaye hürriyet imtihanıdır. İstiklal Savaşı'nın imtihanında en başta telakki edilen ve sembol olan Mustafa Kemal Paşa vardı. İşte bundan dolayı onun devrinde eziyet çekmişlerin bile, kalblerinde daima bir yeri verdır. O, sonu gelmeyen hürriyet alanındaki çabalamaların bir sembolüdür. Türk milleti de diğer hür dünya milletleri gibi hür olacaktır. Burada Henry W. Nevinson'un şu sözlerini alıyorum: ''Hürriyet denilen şey, biliyoruz ki, tıpkı aşk gibi her gün yeniden kazanılması gereken bir şeydir. Nasıl her gün aşk istersek ve aşkı kaybedersek, hürriyeti de öyle ister ve kaybederiz. Hürriyet kavgası hiç bir zaman bitmez, alanı hiç bir zaman sükûn bulmaz.''
Sayfa 128Kitabı okudu
Onun açısından bu davranış insanın özüne bir meydan okumadır. Zira insanların sık sık kabullendiği kötülüğü kategorik olarak reddetmiştir. Geri dönüşü olmayan bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Tarihe bir bak, imparatorluklarını kaybeden imparatorlar bile böyle karanlık melankoliye düşmemişler, hayatı reddetmemişlerdir ama avcı-damat için aşk, hayatın en yüce anlamıymış. Genel olarak hikâye tam da bununla ilgili, destanın felsefesi burada yatmakta. Ama bu hikâyedeki başkahraman hiç şüphe yok ki, çektiği bitmez tükenmez çileli kahramanlığı ve gerçeği arayışıyla Ebedi Gelin'dir. Aşkın bedeli hep böyle mi olacak? Ortaya çıkan gerçek şudur ki, damat insanın kötülüğüne ve günahkârlığına karşı çıkarak ilelebet dünyadan elini eteğini çekip, kendini uzaklaştırmışken Ebedi Gelin, insan soyu adına sonsuz pişmanlık duymuştur. Bu da onun aşkının ve kederinin derinliğini ve gücünü göstermektedir. Daha da ileri gidip bunun Ebedi Gelin'in dünyevi ıstırabının acı dolu iniltisi olduğunu söyleyeceğim. Aşkta neden hep çiçek açan mutluluktan çok yakıcı trajediler vardır ki?
Sayfa 84 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şey gerçekten bitmez. Değişir. Değişim sonsuzdur. Değişim olarak sen de ebedisin. Buradasınız. Bu hareketli anda. Ve burada olmakla, aynı zamanda sonsuza dek varsın. Ateş kül olur, o da toprak olur. Hüzün sevince dönüşür bazen aynı feryat içinde. Kuşlar tüy döker, sonra kış için yenilerini çıkarır. Aşk keder olur. Keder hatıra olur. Yaralar iz olur. Yapmak, olmaya dönüşür. Acı güce dönüşür. Öğlen gece olur. Yağmur buhar olur ve sonra tekrar yağmur olur. Umut umutsuzluğa dönüşür, sonra tekrar umut olur. Armut tattıkça olgunlaşır, düşer, dönüşür. Bir tırtıl ipekle sarılı kozasında kaybolur ve ortalık kararır ve sonra...
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Kimsesiz yollarda gözledim seni. Hiç kimseye demedim. Sessizce bekledim. Gün doğarken bir serçe uçururdum gönlümden, neredesin, hangi dağda, hangi yolda bilmeden... Neredesin ? Kaç zaman oldu ? Hep seni bekledim. İllede sen. Sadece sen... Duyduğum her silah sesi ya sanaydı ya da senden. Kalbi tetik durmak nedir bilir misin ? Bir an değil. Bir gün değil... Her sabah yılankavi yolların sonundaki vadiden yukarıya, dağlara bakarım. Her akşam dağ gölgeleri küçük ilçemizde vurduğu vakit, dağımızı anarım. Çay sensiz acı. Gün sensiz ıssız. Yol önümde açık ama menzilin yönü kayıp. O sebepten, ben kimsesiz yollarda gözledim seni. Sessizce bekledim. Diledim...
Sayfa 239Kitabı okudu
• Yaşam öyküleri, sanıldığınca karışımsız değil, karışımlıdır. Her bir yaşam öyküsü, öbür yaşamların parçacıklarıyla tamamlanır. SISYPHE Seni öylesine düşündüm ki, Öylesine, yaşama’dan önce. Senden başka bir şey yok sanki. Ama nasıl da varsın derim sana, Düşüncelerimce. Seni öylesine, buldum ki, Öylesine, kendimden fazla. Yalnız
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Reklam
Dil, kimlik, kültür: Ortak değerler-2009'
Erbil'in İstanbul'u, Diyarbakır'ı eksikti. Nasıl İstanbul'un Kürtçesi, Kerkük'ü eksikse... Bazı adlar siz farkında olmasanız da hayatınıza eşlik eder. Kerkük onlardan biri. Türkiye'de yaşayan hemen herkesin gitmese de duygusal bir bağla bağlı olduğu şehirdir Kerkük. Türkiye'de yaşayan Kürtler açısından ise
"Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşma’nın (ya da Dr. Igor’un tercih ettiği
Sayfa 108Kitabı okudu
Yabancılar için kasabalar birbirine benzer. Kasabada yaşayanlarsa, sayılmayacak kadar değişik özellikler bulurlar kasabalarında. Bir kasabada günlerce kalırsınız. Belediye parkında oturmaktan, derenin kenarındaki gazinoda gazoz içmekten, hükümet meydanındaki çok katlı iki üç binayı görmekten içinize sıkıntı çöker. Tozlu yollardan geçen
Sayfa 574 - İletişimKitabı okudu
Nostalji ya da özleme süreci, ister ayrılık, ister terk, ister ölüm yüzünden olsun, garip ve tutarsız bir süreçtir. İnsan başlangıçta biri olmadan ya da birinden uzakta yaşayamayacağını sanır; ilk zamanlar acısı o kadar keskin ve süreklidir ki, sınırsız bir batış ya da sürekli ilerleyen, sonu gelmez bir mızrak gibi hissedilir, çünkü mahrum olunan
Sayfa 193 - VI GölgeKitabı okudu
A L I N T I L A R "Aşk şüphesiz mutluluk getirir. Ama unutulmamalıdır ki sıkıntı da getirir. Aşk dediğin bir tutkudur, zamanın sildiği bir tutku. İlk günkü gibi kalanı, devam edeni çok azdır. Devam eden aşk bir piyango gibidir, nadir insanlara isabet eder." "Merakınızı anlayacaksınız, yeteneklerinizi tartacaksınız ve eksiklerinizi
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.