John Maynard Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi
Hayır seni asla bunların hepsi telefat dünya gözüyle Bir kez bile görmek istemiyorum acıdım ömrümce Neler vermezdim seni görmek için gibisinden cümle kuranların haline Uğruna dağları delmem ummana dalmam atmam ateşe naçiz bedenimi Kovalamam peşini davet etse bile eteklerin Hepsi yerin dibine geçsin daüssıla malihulya nostalgia Sen nasılsa olsa tıpkı hep olduğu gibi defalarca Görüneceksin ahret gözüme Ahret gözüm ağır gözüm bilerek geçirmeyen hazzı kantardan Azabı bilerek tartmayan yeğni gözüm ahret miskalle Zarfıma makineyle 1944’üncü dünya garnizonu İS yazılmış (İsmet değil İsa da değil İsa’dan sonra) Zırt pırt ikaz edilmişim ayak uydurma konusunda Koca tugay uygun adım atan cilveperest mangaların Gündem tayini için inhisarına bırakıldıysa Bileğimi fırsat buldukça tükürükleyip Şaklatmam mı kimin ağzında düdük varsa Uyluk kemiğimi bu sebepten kırdılar Ben de diz çökmedim bahane bu ya Seni dünya gözüyle bir kez daha görmek isteyen Biri varsa buna şiir şahittir ben değilim.
Beni anlamıyorlar; ben bu kulakların dinleyeceği ağız değilim.
Reklam
Tren, istasyona yaklaştığında bekleyenin de beklenenin de elleri büyümüş; yerlere, yurtlara sığmıyordu. Tren durup yükünü perona boşalttığında, beklemekten donuklaşmış gözlerle karşıladılar birbirini. Bir şey demeden uzunca kucaklaştılar; önce bakışları, sonra kollarıyla. O sırada yandaki çay bahçesinden yükselen bir ses “Ben buraya gelmezdim, alnımın yazıları…”diyordu. Yılların uzaklığıyla sevdiğine bir kez daha sarıldı. Ağarmış saçlarına bakıp “Saçlarının karasını nerelerde bıraktın sen?” diye sordu. Bu arada radyodaki ses “Gittin ki tez gelesin, tez geldiğin bu mudur?” diyordu. Beyaz saçlarını rüzgâra emanet edip, bir dağa yaslanır gibi birbirine dayanıp yürümeye devam ettiler.
Bir gün eğer rastlarsan bu yazıya bil ki ben seni bekliyorum hala, ve bekleyeceğim de...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.