"Tanrı biliyor ya, çoğunlukla bir daha uyanmama arzusu, hatta ümidiyle yatağa giriyorum: Ve sabahleyin gözümü açıp yine güneşi görünce neşem kaçıyor.Ah keşke huysuz biri olabilsem, suçu havaya, üçüncü bir şahsa, başarısız bir girişime yükleyebilsem, o zaman keyifsizliğimin katlanılmaz sıkıntısı yarı yarıya azalırdı. Vay halime, tüm suçun yalnızca kendimde olduğunu biliyorum - aslında suç demek doğru değil! Kısaca, nasıl ki eskiden tüm mutlulukların kaynağı bendeyse, şimdi de tüm üzüntülerin kaynağı içimde saklı. Eskiden tüm dünyayı sevgiyle kucaklayacak yüreğe sahip, her adımda cenneti ayağının dibinde gören, zengin duygularla dolaşıp duran ben, artık aynı kişi değil miyim? Bu yürek şimdi ölmüş durumda, artık ondan dışarıya yansıyan hiçbir coşku yok, gözyaşlarım kurudu, artık beni canlandıran gözyaşlarımın ferahlatamadığı düşüncelerim kaşlarımın endişeyle çatılmasına neden oluyor. Çok acı çekiyorum, yaşamımın tek neşesini, içinde bulunduğum ortamda dünyalar kuran canlı gücü kaybettim; o yok artık!
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Vatan! Vatan! Vatan!
Devlet savaş açmış. Düşman sınırda şehitlerimizin kemiklerini, topraklarını çiğnemeye çalışıyor. Hiç nasıl olur ki, düşmanın silâhı vatana çevrilsin de, karşısında önce benim göğsümü bulmasın? Hiç nasıl olur ki, vatan tehlikede bulunsun da, ben evimde rahat oturayım? Hiç nasıl olur ki, devlet yerinden oynasın da ben mıhlanmış gibi burada kalayım? Hiç nasıl olur ki, vatan sevgisi bu gün her şeyden kutsal olsun da ben yalnız senin aşkınla uğraşayım? Hiç nasıl olur ki, dünyada her şeyin ilerlediğini bilip dururken, ben babamdan, atalarımdan aşağı kalayım? Vatan! Vatan! Vatan tehlikede diyorum... işitmiyor musun? Beni Allah yarattı, vatan büyüttü. Beni Allah besliyor, vatan için besliyor. Ben anamın karnından vatana geldiğim vakit açtım, vatan karnımı doyurdu... Çıplaktım, vatan sâyesinde giyindim. Vatanımın nimeti kemiklerimde duruyor. Vücudum vatanın toprağından, nefesim vatanın havasından... Vatanımın uğrunda ölmeyeceksem, ya ben niçin doğdum? Ben adam değil miyim? Görevim yok mu? Vatanımı sevmeyeyim mi? Ah, vatanını sevmeyen adamdan, sana nasıl sevgi bekleyebilirsin?
PDF
Reklam
Müthiş...okuyunuz efenim.
FERHAD BEY - Ne yapmak lazım? HANCI - Sabretmek, sabretmek. Elimizden başka bir şey gelmez. FERHAD BEY - Nasıl sabredilir? Öğretir misin? HANCI -Oğlum! Nasıl sabredildiğini bilmez misin? Herkes nasıl sabrediyor? FERHAD BEY - Unutarak mı, adam sen de ne olursa olsun diyerek mi, yoksa yaralı bir ciğerde, etrafı keseyle çevrili bir kurşun
CÜMLE Sessizlikten harfler oydum sana Sesi bil, beni sus, kendini gör diye Değil arka bahçelerin, akşam saatlerinin Gövdenin dilidir olsa olsa görünmek Hangi hayal mumlarıdır erir göz göz Kimin yüzüne düşer bir kadının yaşları Silik ya da selgin her geçişte kalabalıktan Nedir biraz daha evlerden eksilen Bizi kim bu kuyunun başına Kendi çaresizliğimiz değil üstelik Bütün sevdikleri uzak olan bir adamın Korkusundan çoktan çıkmıştır ölüm Seni bir yaza bıraktım dağı denize batmış Karlar içinden geldi sesin Gölgesinden giysiler biçtim ömrüme Duvar diplerinde nokta insanların Bilmez miyim gönül kendine yükken Başkalarını sevmenin acısını Bir bağış gibi yaşardım güzelliğini Bozkırı bilmeseydim Sana bir cümle kurdum çocukluktan Kitaplar dolusu suç buldun bana Ben, şu geceyi harfleyen Sen, gündüzü başkalarından okuyan...
Sayfa 30 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
"Âdem Aleyhisselam" Sordu
" Âdem Aleyhisselam "sordu: - Ya Rabbi ! Cehennem ehlinin ameli nedir ? - Bana şirk koşmak ve gönderdiğim peygamberlere inanmamak ve onlar vasıtasıyla gönderdiğim kitaplarda ki emir ve nehyini tutmayıp, bana isyan etmektir. Âdem Aleyhisselam dua etti : - Ya Rabbi ! Bunları kendilerine şahit kıl ! Umulur ki Cehennem ehli ameli işlemezler. Allahü Teâla da nefslerini şahit yapıp, " Ben sizin Rabbiniz değil miyim? " buyurdu. Hepsi, " Evet, biz şahidiz, Rabbimizsin!" dediler. Allahü Teâla, melekleri ve Âdem Aleyhisselam`ı da şahit tuttu ki, onlar Allahü Teâla`nın Rab olduğunu tasdik ve ikrar ettiler. Bu sözleşmeden sonra, onları tekrar eski mekânlarına gönderdi."
Sayfa 31 - Babıali kültür yayıncılığı 1.BaskıKitabı okudu
Biraz uzun ama şu harika metni okuyunuz lütfen..
-Gusev sanki kendi içinde derin düşüncelere dalmış gibi, dalgın dalgın konuşuyordu. - Bu konuda epey düşünmüşlüğüm vardır, Mstislav Sergeyeviç. Savaş meydanında tüfeğinle yere yapışmış yatıyorsundur, hava tıpkı şu anda olduğu gibi zifiri karanlık... ve üzerine şakır şakır yağmur yağıyor... O anda ne düşünmeye çalışırsan çalış, dönüp dolaşıp ölüme
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
917 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.