Her şey yoluna giriyor. Gördüğüm ufak ışıltıları kendi ellerimle söndürdüm. İnsan kendiyle bile anlaşamıyor bazen. Kimsenin okumayacağı bir deftere bile yazamıyor bazı şeyleri. Her sene erik topladığım ağacı keserken hiç üzülmedim mi acaba. Toza olan alerjimi tozun içinde çalışarak tedavi ettim. Zorunluluklar insanı değiştiriyor. Ailemi seviyorum.
“Çağımızın büyük yanılsamalarından biri bu. Kendi içimizi gitgide daha az dinler olduk. Hatta kimi zaman yaşamımızda ne yapmayı istediğimizi bile tam olarak bilemeyebiliyoruz. Dahası gündelik yaşantı içinde bize ait olmayan, toplumun bize dayattığı kurallara uyabilmek adına yolumuzu şaşırdığımız da oluyor.” “Kurallar mı?” “Evet, adına ister kurallar, ister yasalar de. Davranış kuralları, düşünce kuralları ve en çok da zevk kuralları. Bana öyle geliyor ki yüreğimizin tercih ettiğini değil de bizi sevmeye zorladıkları şeyleri seviyoruz. Giysilerimizi, telefonlarımızı, içeceklerimizi, izleyeceğimiz filmleri seçen gerçekten biz miyiz?”
Reklam
608 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Sharr’dan döndükten sonra hikayenin bitebileceğini düşünebilirsiniz ama hayır. Her şey parçalanıyor ve evet krallıkları bazı yönlerden kurtardılar ama tamamen değil. Bunu yapabilecekler mi, yapamayacaklar mı? Başarılarsa bunun bedeli ne olacak? Kitap hakkında ne diyeceğimi bilmiyorum. Ateşin peşinde kitabına bayılmıştım bu kitapta bir o kadar
Yıldızları Özgür Bırak
Yıldızları Özgür BırakHafsah Faizal · Yabancı Yayınları · 2021185 okunma
221 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
+305
Savaşçının laneti Vay vay vay vay demek istiyorum. İki oturuşta tamamen bitirdim. İhanet üstüne ihanet, bu kadar çok ihanete en son yaprak dökümü izlerken şahit olmuştum. Kim kimin babası kim kimin aşkı anlamak için beynimi iyice zorladım. Göz renklerinden tahminlerde bulundum. Gizem üstüne gizem, kah geçmişe gittik kah günümüze döndük kah ruhlar
Savaşçı'nın Laneti
Savaşçı'nın LanetiDila Beyaz · Arete Yayınları · 20241 okunma
Mavi bir sayfa açtım senden sonra, masmavi İçinde mutsuzluk ümitsizlik yok Yalan yok, ihanet yok, ümitsizlik yok Adını koyamadığım buruk bir mutluluk var Senden kaçış, bu aşktan kurtuluşum yok Kendime başka bir renk seçeyim diyorum, yine olmuyor Bütün renklerde bir parça senden var Bütün şiirlerde bin parça benden var Bırak kendini, beni bile çok görmüşsün bana Defalarca çelme taktığım gururum Şimdi aynalarda hesap sorar olmuş bana
Nesnelere baktığım zaman bile onların varoluştuklarını düşünmekten çok uzaktım; bana sanki bir dekor gibi görünüyorlardı. onları elime alıyor, araç olarak kullanıyordum, dirençlerini önceden kestiriyordum ama bütün bunlar yüzeyde kalıyordu. Varoluş nedir diye sorulsaydı, özlerini değişime uğratmadan nesnelere dıştan eklenen boş bir biçimdir derdim. sonra birden ortaya çıkmış, belirivermişti işte, varoluş kendini açığa vuruvermişti. zararı dokunmayan soyut bir kategori havasını kaybetmişti. Nesnelerin hamuruydu o; şu kök varoluştan yoğurulmuştu. daha doğrusu kök, bahçenin kapıları, sıra, yer yer gövermiş çimenler ortadan silinmişti nesnelerin çeşitliliği ve bireyselliği bir dış görünüş, bir ciladan başka bir şey değildi. Bu cila erimiş, karmakarışık, devasa ve yumuşacık kitleler kalmıştı geriye. Çıplak, hem de müstehcen ve ürkütücü biçimde kitleler.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.