Yahudilerin yasa anlayışı tarihsel araştırma yönelik kayıtsızlığa yol açarken, Yunanlıların yasa anlayışı M.Ö. V. yüzyılda tarihsel araştırma için tükenmez bir kaynak haline geldi. Bu açıdan, tarih yazımının, tam da beşinci yüzyılda, İonya ve Atina demokrasilerinin en olgun çağında gelişme göstermiş olması bir rastlantı değildir.
Yazar eğitimini Özbekistan’da alan aslen Ukraynalı bir doktordur. Kendi söylemi ile ‘hekim’dir. Çünkü ona göre doktorluk ve hekimlik birbirinden tamamen ayrıdır.
Yazar sonradan İslamı seçmiştir. Günümüzde uygulanan ‘sibernetik’ tıbbı tamamen reddederek asıl şifanın Sünnetullahı uygulayarak Kur’an ve hadislerin izinde mümkün olabileceğini
Bahnameler, 18. yüzyılın sonlarına doğru, artık içlerinde tıbbî konuların yer almadığı bir 'pozisyonlar kitabı" halindedir. Konu, hiç bir sansüre uğratılmadan yazılmıştır.
Önceleri elyazması halinde elden ele dolaşan bu tür bahnameler, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından sonra, baskı olarak ortaya çıkarlar, İstanbul'da yayınlananların yanısıra, bir kısmı İran Azerbaycan'ında basılıp Osmanlı ülkesinde dağıtılır.
İçlerindeki resimler sadece şark çizimi değildir. O dönem Fransa'sından alınma görüntüler de vardır. Başında sarığıyla sedir üzerinde aşk yapan bir doğuluların yanısıra redingotlu, uzun saçlı ve Avrupalı oldukları her hallerinden anlaşılan erkeklere de rastlanır. Bazen pelerinli, bazen de üzerlerinde Avrupa modasına uygun elbiseler bulunan kadınlar, kimi zaman barok, kimi zaman da rokoko tipindeki binalarda, erkeklerle ilişkide görünürler. Resimlerle ilgili Osmanlıca ifadeler ise, görüntülerle tam bir tezat oluşturur.
Çelişkilerden arınmış bir düzen insana ait değildir, yalnızca insansız bir düzende mümkündür bu: Çelişkisiz toplum ve birey mezarlıkta aranmalı, mutlak konsensüs de cennette!
Kitabın ismini gördüğümde Hay bin Yakzan’ın ne demek olduğunu merak ettim. Yakzan: uyanık, Hay: diri anlamlarına geliyor. Aynı zamanda Hay, soyut akıl ile ilişkilendirilerek aktarılıyor. Hikaye’nin başında İbn Sina’nın Hay bin Yakzan hikayesi anlatılıyor. Daha sonra İbn Tufeyl kendi alegorik (sembolik) eserini yazıyor. İki hikaye de farklı
Analarımız aynalarımızdır. Baba eşsiz bir gölgedir. Bu yüzden çocuklarını sırf aşık oldu diye bırakmak zalimlik olur bu noktada televizyon ve kitle iletişim araçları işleviyle kullanmalıdır çocuk yetiştirmek, robotik kodlama değildir. Neek