Hayatın anlamı nedir ve nasıl tartışılır bilmiyorum, ilgilendirmiyor da. Yaşanılan an ve yaşanmak üzere olan andan öte bir anlam olduğuna da inanmıyorum. Hayatı ciddiye almak yada almamakla ilgili tartışmalarda neyin kastedildiğini anlamıyorum, ama hayatın ve yaşıyor olmanın değerinin farkındayım. Akışının önüne çıkan engellerle savaşmayı içerdiğinin de. Şöyle yada böyle yaşanmalı diye ölçülerin olamayacağını öğreneli çok zaman oldu. Bana göre hayat sınırsız bir oyunlar dizisi ve bunların hepsini oynayacak zamanımız yok. Onu değerli kılan da bu. Son bir söz. Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer. Hoşça kalın!
Evrime dayanmasının yanı sıra, emniyet kemeri gibi sistemler sistem entegrasyonunu desteklerler. Yollar, sirenler, trafik ışıkları gibi bağımsız gelişebilen güvenlik teknolojilerinin etkileri tek başlarına sınırlı olurdu. Sadece bu sistemlerin mantıksal yaklaşımı ile bir güvenlik altyapısının kurulmasını mümkündü. Bu, biyolojik bir süreç olan yeniden birleşimden -var olan sistemlerden çeşitlilik üreten doğanın en eski numaralarından biri- farklıdır. Sonuç olarak ortaya çıkan sistem ek olarak önceden hayal dahi edilemeyen yararlı standartlar üretebilir.
Reklam
Lenin'in ünlü "Devrimci kuram olmadan devrimci hareket de olmaz." sözü*, bir devrimin lafazanlıkla ya da aktivizmle değil; praksisle, yani yapıları dönüştürmeye yöneltilen düşünce ve eylemle gerçekleştirileceği anlamına gelir. Bu yapıları radikal bir biçimde dönüştürmeye yönelik devrimci süreç, önderlerini "düşünenler", ezilenleri de sadece "yapanlar" olarak tasarlayamaz.
Sayfa 121 - *Lenin, What is to be Done? Essential Works of Lenin, New York, 1966, s.69 derleyen: Henry M. Christman
Düşünme süreci, süreç devam ederken kendi içinde oldukça acınası bir süreçtir, sanki beynin tüm kasılıp bükülmeleri bir sancı nöbetine kapılmış gibidir. Bittiğinde ise, biçim olarak insanın biraz önce yaşantıladığı sürece değil sadece düşünülüp bitmiş olan bir şeye benzer. Ne yazık ki bu elde edilen son derece kişisellikten uzak bir şeydir, çünkü düşünülmüş olan dışarıya doğru yönelir ve dünya ile iletişime geçmek üzere alesta durur.
''İnsanların “üstün” ve “sıradan” olarak ayrılmasının bir hayal ürünü olduğunu bugün kabul etmek bizim için çok kolaydır. Öte yandan insan­ların eşit olması da bir mittir. İnsanlar ne anlamda birbirlerine eşittirler? Hayal gücümüz dışında gerçekten birbirimize eşit olduğumuz nesnel bir gerçeklik var mıdır? İnsanlar biyolojik olarak eşit midirler?
Sayfa 120Kitabı okudu
En büyük destekçin yine "sen"sin. Kendine yabancılaştı- ğın an yenilgiyi çağırdığın zamandır. Önce sen, önce sen. Kendini sev. Kendi kendine yetebilmen elbet olmazsa olmaz. Ama bu yalnız şövalye olman gerektiği anlamına gelmiyor. Bazen sorunlarını tek başına çözemeyebilirsin. Seni bir adım geriye çekip büyük resmi görmeni sağlayacak insanlar- dan yardım istemekten çekinme. Zorluklar da hayatın bir parçasıdır. Onlara direnme, kabul et. • Öldürmeyen acı insanı güçlendirir, deneyim sahibi yapar ve olgunlaşırsın. • Şükredecek bir şeyler her zaman vardır. Önemli olan senin ne aradığın. Yaşadığın süreç ilk de değil, son da. Ve hiçbir şey sadece senin başına gelmiyor.
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.