Tam saat üçte, don Pedro masamıza varıyor, masadakilerin herbirini selamlıyor, kendi kendine, birtakım anlaşılmaz cümleler mırıldanıyor ve sessizce oturuyordu. Bir fincan kahve istiyor, bir sigara yakıyor, sohbeti dinliyor, kahvesinden yudumluyor, hesabı ödüyor, şapkasını alıyor, çantasını kavrıyor, iyi akşamlar diyor ve ayrılıyordu. Ve böyleydi