Kimi insanlar her şeyi bilmeleri gerektiğini düşünürler.Tasalı insanların temel özelliği belirsizliğe tahammül edememeleridir.Halbuki belirsizliğe tahammül , bize beklenmedik güçler veriri.Bu da geçer ya hû diyebilmek , belirsizliğin getirdiği tasaya ram olmadan , onun da geliş geçeceğini yürekten hissederek yaşamak bizi güçlendirir.
Sadettin Ökten: « Bu da geçer Yâ Hû » diyormuş Şeyh baba.
Külhanbeyi de : « Ama Şeyh baba deler de geçer » dermiş.
Kemal Sayar: Delip geçmesi de hoştur.
“ Lütfûn da hoş, kahrın da hoş ” diyor ya Yûnus Emre hazretleri (ks)
Sadettin Ökten : Hazreti Niyazi : "Göz göz oldu sinemdeki yâreler" diyor. O her yâreden Hakk'a bir kapı buluyor. Her çileden bir ağırlık bırakıyor, bir safra terk ediyor. Bu da dünyeviymiş, diyor ve böylece hafifliyor. Her yâreden Hakka'a bir kapı, bir yol buluyor. Sonra onlar birleşiyor.
Ah'tan hú'ya geçemeyen âşıklara gelince. Onlar arafta dolaşan ruhlar gibi, âh'tan geçmiş ama hu'ya varamamışlardır. Onlardan geriye bir kuru âh kalmıştır. Bir de bir teselli: Bu da geçer ya Hû!
Diyor ya şâir: Ah efendim bir bilsen hâlimi
Bir de. Bütün mezar taşlarında istisnasız ya Âh ölüm Hüvel-baki vardır.
Derler ki, Devri Osmanlı’da, Padişah 2. Mahmut etrafına bir haber salmış:
“Bana öyle bir söz bulun ki, dertlerin, acıların, sancıların arasında onu okuduğumda umutsuzluğum gitsin, tasam bitsin, kaygım dinsin.
Sonra mutlu olduğumda yine onu okuyayım, rehavete kapılmayayım, dünya nimetlerine tamah etmeyeyim, saltanat makamının, tahtımın gücüyle aslımı, insanlığımı unutmayayım.
İşte bu sözü, bir yüzüğe yazdırayım, her gördüğümde, neşemde ve hüznümde beni kendime getirsin”
Sonra bir derviş gelmiş. Farsça bir dörtlük okumuş. Ve padişahın aradığı sözü bu dörtlüğün redifin de bulmuşlar.
'Vefan çok azaldı, bu da geçer
Cefan ise çoğaldı, bu da geçer
Bundan önce iyiydi bakışın
Artık kötü ne diyeyim, bu da geçer'
O gün bugündür bu söz söylenir de kim buna uyar bilinmez...
Oysa minnetin ve şükrün de içinde bulunulan anı derinlemesine hissederek, isyandaki sahiciliğe benzer şekilde o anda tüm varlıkla bütünleşerek yaşanması kıymetli. Tam da gönülden inanarak “Bu da geçer ya Hû diyebilmek.”