Merhaba. İlk incelemem. Çok gerginim. Sebebi bunu ilk defa yapmam değil elbette. İnceleme yapmak için teorik arka plana ihtiyacın olmaması. IG'de ve 1K'de insanların okudukları romanlar hakkında yorum içeren yazılar yazdıklarını, mantıklı bir sebebe oturtma gereği duymadan kitapları beğenip beğenmediklerini söylediklerini
Gyges’in Yüzüğü, Sosyal Medya ve Ahlak Felsefesi
Sosyal medya ve artık her adımda bulunan kameralar ile birlikte sanki Gyges’in Yüzüğünün bir versiyonunu takıyoruz gibi. Ama bu sefer bu yüzük bizi herkese görünür kılıyor. Saklanma ihtimalimiz yok. Gelip geçenin göz attığı bir vitrindeymişiz gibi. Yani. Artık bilmeyen yoktur. Dijital çağda sürekli
Notanın Ervahı ‘ilk ritim’ – Sümeyye Demirkan
Merhabalar
En son sanırım M.Ö bir gençlik kitabı okumuştum ve sonrasında tövbeler ederek o türü okumaya son vermiştimBu istikrarlı sürecim sevgili @sumeyyedmrkan ‘nın kalemi ile tanışma kitabım olan bu bebek sayesinde son buldu Arkadaşlık, aile sorunları, müzik, motor sevdası ve aşk gibi unsurların
Öncelikle kapağa, baskıya bayıldım Cyberpunk havası olan bir kapak. Aslında öykü kitapları okumayı sevmem ama bu başka. Her akşam bir öykü okumak için yola çıkarak elimden bırakamadım. Seveceğimi düşünüyordum ama bu kadar beklemiyordum. Genel olarak kitap anlatım açısından çok katmanlı 10 öyküden oluşan bir kitap. Anlatım çok akıcı sade duru
Amerikan futbolu konulu bu yetişkin-romantik kitap, son zamanlarda elime alıp da biterebildiğim bir romandı. Şu sıralar elime hangi kitabı alsam yapışıp kalıyor, sıkılıyorum.
Adil Oyun en azından bu döngüyü kırabileceğimi gösterdi.
Kadın ana karakterimiz Riley, erkek ikiz kardeşinin bir kaza geçirmesi sonucu ona verdiği sözle Amerikan futboluna resmi bir giriş yapıyor. Kardeşini tekerlekli sandalyeye mahkum ettiğine inandığı Zeke Collins ile aynı takımda oynamak zorunda kalıyor.
Okurken "Ne alaka?" dediğim birçok yer vardı. Erkeklerin arasında bir kız. Cinsiyetçilik olarak algılanmasını istemem ama bu kadar da rahat olabilir miyim bilmiyorum. Riley, kendisine ayrıcalık verilmesini istemiyor. Dolayısıyla erkek takım arkadaşlarıyla aynı duşu kullanıyor. Onlarla aynı yerde giyinip soyunuyor. Hiçbir şey yokmuş gibi...
Ben bunu pek kabullenemiyorum. Bana uymuyor.
Zeke isimli karakterimiz de oldukça iyi bir oyuncu ancak disleksisi olduğu için kendini iyi bir öğrenci olarak tanımlamaktansa iyi bir sporcu olarak görmeyi tercih ediyor. Yakın arkadaşının kazasında payı olması da üzerine ayrı bir yük bindiriyor.
Kitap genel anlamda akıcıydı. Ancak her zamanki gibi klişeler işlenmeye başlandığında maalesef olmamıştı. İki karakter sonunda birlikte olmanın ve gülümsemenin bir yolunu bulmuşken mutlaka bir sorun çıkar.
Gelin görün ki bu sorun öylesine saçmaydı ki kitabı kapatmak istedim. Eğer geride yarım bıraktığım üç dört kitap olmasaydı bunu da bırakırdım sanırım. Bitirmeyi kafaya koyduğum için devam ettim.
Kafa dağıtmak isteyenler için "Neden olmasın?" diyebilirim. Ama beklentiyi minimumda tutmak gerektiğini düşünüyorum.
Adil OyunKandi Steiner · Martı Yayınları · 2023230 okunma
Eugenie Grandet kitaplarını okumuş , yazarımızın diliyle barışmakta zorlanan ve diline bir türlü alışamayan biri olarak bu eserinden umutluydum çünkü çok güzel yorumlar gördüm ancak beklentimi karşıladığını söyleyemeyeceğim.
Konusundan kısaca bahsedersem;
Hayatını kızlarına adamış
İnsanlığın şafağında Neandartaller vardı. Binlerce yıl süren buz çağında kendilerine mağaraları mesken tutup avlanarak bir şekilde hayatta kalmayı başardılar. Sonra 35 bin yıl kadar önce yeni bir tür, Cro-Magnonlar ortaya çıktı ve bu iki tür aynı tarih sahnesini kısa bir süre de olsa paylaştı. Cro-Magnonlar insanın evrim basamağını tırmanmaya
Bu romanın adını ve ününü duymayan çok az bir güruh vardır herhalde çünkü o kadar çok bu romandan bahsediliyor ve övülüyor ki ister istemez kendinizi beklenti içerisine girmiş bir hâlde buluyorsunuz. Nerede bu roman hakkında biri bir şey söylese genel olarak iyi bir sözlerle ifade ediyordu. Bu benim beklentimi olabildiğince yükselmesini sağladı ve
Muhtemelen en sağlıklı yol olmasa da kitaplar benim için biriyle tanışma araçları oluyor. Özellikle kurgu olmayanlara işaret ederek böyle yazıyorum.
Bu eseri de Gülten Dayıoğlu'nu hep duyan işiten biri olarak kendisiyle tanışma isteğimin bir sonucu olarak okudum. Belki tanışmak için pek doğru bir eser olmadı.
Dayıoğlu, kitabını daha çok
𝐆𝐈𝐑𝐈𝐒
BU KİTABI MERAK EDİYORSUNUZ AMA KARARSIZ MISINIZ?
O vakit diğer incelemelere bakmayın bile. Çünkü diğer okurlar 'ergen' kitabı diyerek bu romana çamur atmışlar.
Kitapta çok fazla "felaket, lanet, sahtekar, kıyak, berbat", gibi kelimeler yer aldığı için bir ergen kitabı ve seviyesiz olduğunu düşünüyorlar. Onlara
Merhabalar bugün Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi romanına dair düşüncelerimden bahsedeceğim. Öncelikle kitap 18 yüzyılda Sicilya'da büyük bir şatoda geçen gotik- romantik türünde bir kitap. Kitapta çok küçük yaşta annelerini kaybetmiş Julia ve Emilia adında iki kardeşten Julia'nın Kont Vereza'ya aşık olmasıyla olaylar başlıyor.
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.
Armstrong'un bir kaç eserini daha
Muhteşem bir roman.
Benim bu kitapla olan mücadelem çok uzun sürdü. Birinci okuyuşumda o kadar sıkılmıştım ki... Bu, ikinci okuyuşum oldu. Birinci okuyuşumda ne kadar sıkıldıysam ikinci okuyuşumda o kadar sevdim kitabı. Sonra şu çıkarıma vardım: Ergenlik döneminde değil, daha sonra okunması gereken bir klasik, Suç ve Ceza. Bir de karakterlerin