Bazen kalabalıkların ortasında kimi insanlar, telefonun dostluğunu oradaki dostluğa yeğlerler. Orada olup bitene bütün ruhlarıyla katılmak ve anı paylaşmak yerine, telefonları üzerinden kendilerine ayrı bir alan, bir ayrıcalıklı olma hali yaratırlar. İşte onlar, iflah olmaz yalnızlardır. Varlıklarını teyit edecek bir ses arayan, sadece kendileriyle konuşacak bir sesle vücut bulan gerçek kimsesizler. Telefonları, vücutlarının bir organı, bir uzantısı gibi çalışır. Telefonlarını unuttuklarında hayat bir kâbusa dönüşür. Sanki bir gün dünyanın en büyük hakikati o telefondan fısıldanacaktır ve bu yüzden kulak ahizede beklemek gerekmektedir.
... Adam haksızlık yapıyor, senin de gücün yetmiyor. Hır gür çıkarmayıp susuyorsun işte. Bu iyi bir şey değil mi? - Hımm, susmak, ses çıkarmamak fedakârlık değildir. Ben isteyerek birisi için fedakârlık yapabilirim, bu çok güzeldir. Ama korktuğum için ona sıra veriyor veya onun hakkımı almasına ses çıkarmıyorsam, bu fedakârlık değil, birinin azmasına, zalim olmasına vesile olmaktır. Gerçek mümin ancak Allah'tan korkar.
Sayfa 148 - Hayat Yayınları, Ankara 2020, 1. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Önemli olan bir an önce evi bitirmek, içine girmek, orada yaşamaktı. Çünkü içinde yaşanılan evin yıkılması için bir mahkeme kararı gerekiyor, bu da çok vakit alıyordu. Herhangi bir tepede bir arsayı “benim” diye çeviren kişi, akıllıysa ilk fırsatta bir gecede ailesinin, eş dostun yardımıyla oraya dört duvar çekip, hemen içine girip yaşamaya başlamalıydı ki ertesi gün yıkıcılar evine dokunamasın. Çatısı kapatılmamış, hatta duvarları, pencereleri bitirilmemiş evlere girip yıldızları yorgan, göğü de çatı belleyip İstanbul’daki evlerinde ilk uykularını uyuyan annelerin ve çocukların hikâyelerini dinlemeyi severdi Mevlut. Rivayete göre “gecekondu” kelimesini tarihte ilk kullanan, bir gecede on iki evin duvarını yükseltip içine girilecek hale koyan Erzincanlı bir duvar ustasıydı ve yaşlılıktan ölünce Duttepe mezarlığına ona dua etmeye binlerce kişi gitmişti.
Tefsirlerde nakledildiğine göre, Hz. Mûsâ hayâ duygusu yüksek olan bir insandı. Bu yüzden o, kavminin bazı erkeklerinin yaptıkları gibi, insanların yanında soyunup yıkanmaz; onların aksine, daima hiç kimsenin olmadığı yerde, tek başına yıkanırdı. Kavminin düşünmeden, ölçüsüzce konuşan bir kısım boşboğazlarına göre, Mûsâ cinsel organları yönünden kusurlu olarak yaratılmıştı; o nedenle kimsenin kendisini görmesini istemiyor ve insanlardan uzakta yalnız başına yıkanıyordu. Yine bir gün, Hz. Mûsâ insanlardan uzakta, kimsenin görmeyeceği bir yerde yıkanırken çıkardığı çamaşırlarını üzerine koyduğu taş, hikmet-i İlahî, aniden yuvarlanarak çamaşırlarını kaçırmaya başladı. Taş kaçıyor, Mûsâ da çamaşırlarını almak için taşın peşinden koşuyordu. İşte o esnada hakkında dedikodu yapanlar, ancak onu görünce kusuru olmadığını anladılar.Allah Teâlâ, cahilce ve haksız yere kavmi tarafından sevgili kulu Mûsâ’ya eziyet edildiği zaman, onu bu sıkıntıdan kurtardığı gibi, Habibi, Edibi Hz. Muhammed’e de buna benzer bir biçimde eziyet etmek isteyen Müslümanları şöyle uyardı: “Ey iman edenler! Siz de Mûsâ’ya eziyet edenler gibi olmayın! Nitekim Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. Çünkü o, Allah’ın yanında itibarlı bir kul idi."
Sayfa 77 - Fecr yayınları
Süleyman:
Babamla Mustafa Amca kardeşler ama soyadlarımız ayrı. Atatürk’ün emriyle bütün milletin soyadı aldığı günlerde, Beyşehir’den eşek sırtında koca defterlerle köye gelen nüfus memuru, herkesin tek tek seçtiği soyadlarını son gün kayda geçiriyormuş. Sıra çok dindar ve mübarek bir insan olan ve hayatında Beyşehir’den ileriye gitmemiş olan dedemize gelmiş. O da düşünmüş düşünmüş ve “Aktaş” demiş. İki oğlu, her zamanki gibi, dedemizin yanında kavga ediyorlarmış. “Beni de Karataş diye yazın,” demiş inatla, o zaman küçük bir çocuk olan Mustafa Amcam ama ne dedem ne de memur dinlemiş onu. İnatçı ve aksi Mustafa Amcam, yıllar sonra Mevlut İs-tanbul’da ortaokula yazılmadan önce Beyşehir’e inip hâkime değiştirtti soyadını ve böylece bizler Aktaş kaldık, Mevlutlar da Karataş oldu. Amcamın oğlu Mevlut Karataş bu sonbahar İstanbul’a gelip okumaya çok hevesli.
İslam Âlemi Doğu Türkistan'a Kör
Bu durumun kuşkusuz en önemli nedeni, diplomatik ilişkiler ve ekonomi. Uygurların göz ardı edilmesinin başka nedenleri de var. Müslüman dünyasının kıyısında yer almıyorlar. Çin'in Sincan'da yaşananları gösteren bilgi akışını kesmedeki başarısı da tepkisizliğin bir başka nedeni. Filistinlilerin çektiği acıları gösteren videolar her gün düzenli olarak youtube düşüyor. Filistinli temsilciler ve savunucular, medyada konuşuyor ve yazıyor. Ancak basına erişimdeki kısıtlamalar ve devasa devlet sansürü nedeniyle Sincan'dan çok az görüntü bize ulaşabiliyor.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.