İnsanların saadet anlayışları da gariptir. Kitaplara bakarsanız, kendilerini dinlerseniz, insanoğlunun esas vasfı akıldır. Onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır. Beylik sözüyle, hayata hükmeder. Fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz.
Çok zeki bir kızsın insanların paradoksal düşüncelerinin olduğu görülmemiş bir şey değildir. Ancak onlarda bu düşünceler öylesine acılar sonucunda yer etmiştir, öylesine pahalıya mal olmuştur ki, onlardan kopmak büyük acı verir, hatta olanaksızdır bu düşüncelerinden kopmaları.
Sayfa 366 - İletişim Yayınları
Reklam
bu karışık duyguda kim neyden emin olabilir ki,
İnsanların birbirleriyle ilişki kurması duygusal olarak öylesine acı verici ki görünürde hiçbir neden yokken öfkeye, kıskançlığa, üzüntüye kapılıyoruz.‘‘Seni seviyorum" demek bile korkutucu olabiliyor.
Edebiyatta özgünlük, yüzyıllar boyu ne Doğu'da ne Batı'da önemli bir meziyet sayılmışur. Ancak Batı'da romanın çıkışıyla birlikte durum değişmiş, bireyin önem kazanması sonucu sıradan insanların kendilerine özgü yaşamları, yazarlara yeni konular, değişik olay örgüleri aramaya itmiştir. Buna ek olarak, romantikler, sanatçının kendi yaşantısını, kişiliğini dile getirmesini sanatın koşulu sayınca özgünlük bir değer ölçütü olarak kabul edildi. Ne (var) ki yapısalcılık sonrasında, yapıların, daha önce yazılmış yapıtlardan bağımsız, tek ve özgün olamayacağı, her metnin kendinden önce gelen metinlerle ilişkili olduğu (intertextuality) ortaya konuldu. Bir anlamda, metinleri meydana getiren daha önceki metinlerdir deniyordu. Çünkü yazar yansıtmak istediği gerçeklikle baş başa kalamaz, araya girmiş başka metinler vardır ve gerçekçi roman bu olguyu ne kadar gizlemeye, hissettirmemeye çalışırsa çalışsın, yazar başka metinlerin gerçekliği yansıtma yollarını sergilemekten kurtulamaz. Bunu yaparken elbette ki bir yenilik getirebilir, ama yazarın bu katkısı, bu yeniliği bile ancak başka yapıtlarla karşılaştırıldığında meydana çıkar. Çağımızın postmodernist yazarları ise gerçekçilerin tersine, bu olguyu açığa vurmaya, görünür hale getirmeye çalışıyor ve romancıların kullanagelmekte oldukları taktikleri, kurgu mekanizmalarını, konvansiyonları kendi romanlarının konusu yapıyorlar. Romana, dış gerçekliği yansıtan, sosyoloji, ahlâk ya da felsefe alanlarında doğrudan dile getiren bir metin değil, kurmacanın kendi dünyasında oynanan bir oyun olarak bakıyorlar.
Sayfa 98 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okuyor
189 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Çok beğendim! Mizahını, anlatım ve düşünce tarzını çok sevdiğim Aziz Nesin’in öykülerden oluşuyor. En sevdiğim öyküsü; 1934'te çıkan soyadı kanunuyla her Türk, kendi soyadını seçmek zorundaydı. Bu süreçte insanların gerçek duyguları ortaya çıktı; en cimri insanlar "Eliaçık", en korkaklar "Yürekli", en tembeller "Çalışkan" gibi soyadlar aldılar. Bazıları ise mesleğini veya özelliklerini yansıtan soyadlar seçti. Irkçılık döneminde, özellikle karışık kökenlilere ayrımcılık yapan soyadları popülerdi. Yazarsa “Nesin" soyadını seçti, kim olduğunu unutmaması gerektiğini hatırlamak için
Aziz Nesin
Aziz Nesin
Uyusana Tosunum
Uyusana TosunumAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 201091 okunma
"Hep dinlerim. O yüzden bu kadar düşünüyorum zaten. İnsanların konuşmalarını dinliyorum, dinliyorum, sonra bir zaman geliyor, insanların duygularını işitebiliyorum. Hep sürüp gidiyor bu. Dinliyorum, hissediyorum. Kanat çırpıyorlar durmadan. Tavan arasında kalmış bir kuş gibi. Kurtulayım derken bir tozlu pencerenin camında kanadını parçalayacak."
Sayfa 307 - Sel YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsanların çoğu dünyayı korkutucu bir şey olarak görüyorlar ve yalnızca bu nedenden dolayı dünya gerçekten korkutucu bir şey oluyor.
Sayfa 154Kitabı okudu
TEMEKKÜN BÂBI
"Kulluk ancak, maksudun, kasdın ve yolun Resulullah (sav)'a uyması ile tam olur. Çünkü Resulullah (sav)'ın maksudu, bir olan Allah Teala'ydı. Kasdı Allah'ın emirlerini nefsinde ve mahlukatında yerine getirmekti. Yolu ise kendine vahyolunana uymaktır. Sahabe (r.anhum) bu hususta ona, Allah'a kavuşana kadar eşlik ettiler. Sonra onlara tabi olan tabiûn geldi ve onların izini takib etti. Sonra insanların yolları ayrıldı..."
Sayfa 191 - İnsan Yayınları 60
Böylece ağzında şunları gevele: "Bu benim iyim, bunu seviyorum, bu tam da böyle benim hoşuma gidiyor, sadece böyle istiyorum iyiyi. Bir tanrı buyruğu olarak istemiyorum onu, insanların koyduğu bir yasa ve bir zorunluluk olarak da istemiyorum: yol gösterici olmasın bana yeryüzünün ötesi ve cennet için. Yeryüzüne ait bir erdemdir benim sevdiğim; çok az kurnazlık vardır onda, ortak akılsa daha da az.
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kalbimde, yaşarken ölmüş insanların bedenleri; yürüdükçe, bir o yana yığılıyor toplam, bir bu yana.
Sayfa 118 - Edebiyat Dergisi Yayınları
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.