Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Herkese merhaba Bugün bir bilimkurgu kitabıyla sizlerleyim. Uzun bir aradan sonra okuduğum ilk bilimkurgu kitabı. Yıllar önce gezegene gökyüzünden gelen yabancılar ve zaten gezegende olan yerliler arasında uzun süredir giden bir uyuşmazlık vardır ancak büyük bir tehdit olan başka bir ırk savaşmaya geliyordur. Peki bu savaş iki uyuşmaz kabileyi birleştirecek midir? Ursula K. Le Guin’i ilk kez okuyorum. Keşke daha önce okusaymışım. Bu kadar akıcı bir dil ve bu kadar güzel bir anlatımı olduğunu bilmiyordum. Kitabın kurgusu ve olayların gidiş şekli de gayet güzel yazılmıştı. 142 sayfalık hızlıca okunabilecek bir kitap. Bölümleri kısa kısa. İlk başta isimlerden dolayı karakterlerin kız mı erkek mi olduğunu anlayamadım ama onun dışında kitapta kötü bir şey hiç yoktu. Okurken ben çok eğlendim. Aslında insanların kendinden olmayana tuhaf veya düşmanca davranmasını güzel anlatmış. Tanıdıkça aslında o kadar da kötü olmayacağını da gösteriyor insana. Herkese iyi okumalar. Zaten o suçlayıcı sesler hiç susmaz, durmadan başının etini yerdi.
Sürgün Gezegeni
Sürgün GezegeniUrsula K. Le Guin · İthaki Yayınları · 20163,882 okunma
Beraberliklerde yaşanan sessizlikler bazı insanların tedirgin olmasına neden olur. Kimi insan içsel yaşantısını algılama alışkanlığında olmadığından zihninde bir boşluk oluşur ve bu boşluk kendi istemi dışında üşüşen düşüncelerle doldurulur. Kimi ise öylesine paniğe kapılır ki, konuşmuş olmak için konuşarak sessizliğe son verir.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Gerçekte İvan İlyiç'in yaptığı, pek zengin olmayan, ama zenginlere özenen (bu yüzden de birbirlerine çok benzeyen) insanların yaptıklarının aynısıydı: Yukarı kalkan perdeler, maun mobilyalar, koyu renk ışıl ışıl çiçekler, halılar, bronz heykelcikler... bilinen tür tüm insanların, bilinen öteki tür tüm insanlara benzemek için edindikleri her şey...
İyilik ve kötülük cehaleti yüzünden insanların bazı davranışları acınası olabilir fakat bu, siyahla beyaz farkını ayırt edememeye mahkum bırakılanınkinden daha fena bir kusur değildir.
Sayfa 17 - Türkiye İŞ Bankası YayınlarıKitabı okuyor
İnsanların görünür yükleri kadar görünmeyen yükleride varmış ve insan taşıyabildikleri kadar taşıyamadıklarıyla da insanmış ben bunu anladım.yükün en büyüğü çocukluğuymuş insanın çocukluğunda yaşadıkları kadar yaşayamadıkları da bir yük olarak binermiş omuzlarına. Kimi için geç kalınmış hayallermiş birileri yerişirken oraya birileri teselli olacak bir şeyler bulur Öyle yaşarmış. Beni bu yükler büyüttü kalbimi eze eze taşıdığım yükler bana kaçmamayı öğretti bana taşımayı ne pahasına olursa olsun o yükün altına girmeyi öğretti. Bende öyle yaptım çünkü yükler insanlar içindir ve birileri taşıdığı için daima hafifletir..
80 syf.
·
Puan vermedi
Ego
Osho egoyu kitapta şöyle tanımlamıştı : “ Milyonlarca şekilde insanların ilgisini çekersiniz ; belli bir tarzda giyinirsiniz, güzel görünmeye çalışırsınız, çok kibar olursunuz, roller edinirsiniz, değişiverirsiniz. Bu çok derinden bir dilenciliktir. Gerçek bir dilenci ilgi arayan ve talep eden kişidir. Ve gerçek imparator da kendi içinde yaşayandır ; onun kendi merkezi vardır, başka kimseyle bağımlı değildir. “ Aslında ego ile baş etmenin yolu bilmekten geçer. Öğrendikçe egodan sıyrılabiliriz, başaklar gibi boynumuzu eğmemize gerek kalmaz.Bu eğiliminden kurtulmak için her yeni güne başladığımızda kendime ne katacağım sorusunu benliğimize sorarak güne başlamayız. Kişi kendi donanımlı bir fert haline getirdiğinde yeterli özgüvene ulaşır böylelikle kendini başkalarına yaranmak için uğraşmaz, kendi bilgi donanımıyla hareket eder. Deneyimlediği fikirlerle kendimize daha çok güvenimiz artar ve bir başak gibi boynumuzu eğmemize gerek kalmaz, egomuzu tatmin etmek için üç beş söze kanmayız, eleştirilere açık bireyler haline geliriz.
Her Şeye Sahipsiniz Kendiniz Hariç!
Her Şeye Sahipsiniz Kendiniz Hariç!Osho · Destek Yayınları · 2020452 okunma
Reklam
* İçedönükler olarak saklamaya çalıştığımız ihtiyaçlarımız (gerektiğinde yalnız kalmak, istemediğimiz bir daveti/teklifi geri çevirebilmek, uzayan bir etkinlikte müsaade isteyip erken ayrılmak, vb.)** aslında herkesin ortak ihtiyaçlarıdır. * Bu ihtiyaçları sesli şekilde dışarı çıkarıp savunmak, bizi güçsüz değil daha özgüvenli gösterir çünkü insanların genelde yaptığı, özgünlüklerini saklamaktır. ** bkz. Yorum
Soktuğumun liderlerinin, dini önderlerinin barış,eşitlik gibi bir derdi yok Caner. Kendi dinini, kimliğini, çıkarlarını herkesle eşit kabul etme düşüncesi bile birçok insanı tedirgin etmeye, öfkelendirmeye yetiyor aslında.İnsanlar içten içe, ‘Ne yani, benim inancım, kimliğim herkesinkiyle eşit mi? E, o zaman benim hiçbir özelliğim,üstünlüğüm kalmıyor; herkesle inançta, kimlikte eşitlenirsem ben ne bok yiyecem, benim bu kimliklerden başka bir niteliğim yok ki!! Biterim lan ben!’ diye düşünüyor.Din sadece ‘din’ değil çünkü, kimlik de sadece ‘kimlik’ değil.Her biri gücü, otoriteyi, iktidarı sembolize ediyor. Her şey tam bir aldatmaca yani. Barış dediğimiz şey insanların kavuşmak için çırpınıp bir türlü ulaşamadığı, hasretlik çekilen sevgili değil ki. İnsanlar gerçekte barışı istemediği için barış yoktur. Dediğim gibi, eşitlik birçokları için ürkütücüdür, bu nedenle ‘barış’ kadar insanların tüylerini diken diken eden çok az kavram vardır aslında!
Yüreksizliği ben de unutmam
Bir halk üzerinde, önderinin şahsi cesaretinden daha etkili olan bir şey yoktur. Marsilya'da, Viyana'da ve başka pek çok şehirde büyük salgınlar esnasında insanların çürümekte oldukları evlere teselli götürmüş kahraman din adamlarının anılarına yüzlerce yıl sonra bile hâlâ kutlamalar yapılmaktadır. Bir halk, önderinin bu türden kahramanlıklarını asla unutmaz; ama önemli anlarda gösterdikleri yüreksizliği hele, hiç unutmaz...
141 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Harika bir hayal dünyası ama maalesef çocuk kitabı okurmuşcasına hafif gelen bir yazı dili cümle tarzı... Spoiler "Yin ve yang" Ama eşit bir şekilde değil. Tüm dünya insanı karanlık ve karşısında 1 kişi aydınlık Karamsar , mutsuz bir insanlık içinde intihar dükkanı işleten bir aile. Zehirli haplar , zehirli elmalar, değişik ölüm objeleri satın alabildiğiniz hayatınızın son alışverişi. Cenaze dolayısıyla kapalıyız yazısına alışkın olduğumuz o dükkanlar yerine burada vefat dolayısıyla açığız yazıyor. İnsanlar ölmek için bile para ödeme , ölümü şova çevirme, kendi ölümünü- objesini seçme ve kesin sonuca gitmek isteme, dükkandan garantili ürün talep etme manyaklığında. İşte bu dükkanın sahibi olan ailenin en küçük çocuğu pozitif , neşeli ve o karanlıklar içindeki aydınlık. 100 kişilik toplu intihar denemesinde başarılı olmuş 99 kişiye sevinen insanların zıttı olarak intiharı başaramamış 1 kişi için seviniyor. Sevgi dolu elini uzattığı insanların yüreğine sevgi tohumu ekmek ne yüce bir davranış....
İntihar Dükkanı
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207,3bin okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.