Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu bir tür kabus gibi, ancak algıları hesaba katarsak kısmen gerçek tümü, uyanıp 'ne kabustu!' diyemiyor; dayanılmaz derece yoğun ve saatlerce sürebilecek kadar güçlü, huzurlu olmasına engel büyük bir talihsizlik içinde kapanıyor gözleri, karar veremiyor bir türlü: Kabul edilemez olanı geçip gitmesi için basit bir kabus olarak mı düşlemeye çalışıyor, yoksa algılarının üstünde yalın gerçekler mi tüm bunlar?
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?
Reklam
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"HABİL'İN BAŞINA GELMEYENLER" "Eğer iyiliği de kötülüğü de bir kalıba koyarsan onun özünü bozarsın. İyilik iyi demektir, kötülük kötü demektir. Bu kadar basit. Allah insana vicdan vermiştir. İyiyle kötüyü ancak vicdanınla seçersin. Habil ve Kabil'in hikayesini biliriz. İki kardeşin hikayesini. Kıskançlık, ego, intikam,
Habil’in Başına Gelmeyenler
Habil’in Başına GelmeyenlerAtakan Mustafa Doğan · Mavi Gök Yayınları · 202413 okunma
Öncelikle de, dünyadaki yetersiz beslenen insanların yaklaşık dörtte üçünün kırsal bölgelerde yaşaması gibi en önemli olgudan hareket etmek gerekiyor. Kırsal bölgelerde yaşayanların arasında çoğunlukla, yetersiz ekipmana, elverişsiz yerleşim yerlerine ve konutlara sahip köylüler var; aynı, kentlerde yaşayan ve kendileri kadar yoksul olan tarım
"İstemiyorum bu kadar basit. Arzularıma rağmen, deli gibi istememe rağmen bazı şeyleri, istemiyorum. Bu böyle olmalı."
" ...Bende cevaplar aramaya başladım.Sorular çok saçma,basit,çocukça sorular gibi görünüyordu.Fakat elimi atıp cevaplandırmayı denediğim an bu soruların çocukça,saçma değil de var olan en yaşamsal hatta derin sorular olduğuna ne kadar uğraşırsam uğraşayım bunlara cevap bulamayacağıma emin oldum.
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
"
Reklam
Neden bazen basit sıradan bir doğa parçası bir ressam elinde öyle bir ışık halesiyle süslenmiştir ki, hiçbir bayağı izlenim edinemezsin,; tersine, bir zevk duymuş gibisindir; bunu seyrettikten sonra çevrendeki her şey daha sakin, daha uyumlu akmaya başlar. Yine bazen aynı doğa parçası niçin bir başka ressam elinde idi, çirkin gibi görünür. Oysa bu ressam da öteki kadar doğaya bağlı kalmıştır. Ama hayır , bunda herhalde ışık veren bir şey eksiktir. Doğa da böyle değil midir? Doğa görüntüsü ne kadar güzel olursa olsun, gökte bunu aydınlatacak güneş yoksa, daima bir şeyler eksikmiş gibi görünür.
Sayfa 122 - Multılıngual Yabancı Dil YayınlarıKitabı okuyor
Kasabın oğlu Memet. Beşinci sınıfta. Kuzu otlatmayı sever dağda bayırda. Fakat ilçeye taşınalı minicik bahçeli bir evde oturur. Yıldızları bile göremez çokluk. Belki bir gün insanların sevdiği şeyi yaptığı bir devir gelecek, belki bir gün kitaplardaki hiçbir bilginin hükmünün kalmadığı bir zaman gelecek. Fakat Memet için bunların önemi olmayacak.
202 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İlk oğuz Atay kitabımm
Oğuz atay'ı okumaya başladığım, deneyimlediğim ilk kitap .doğru kitapla mı başladım ya da doğru zamanda mı okudum bilemiyorum. ama ilk olduğu için ve çok tanımak,bilmek istediğim bir yazar olduğu için kafamda çok daha farklı hayal etmiştim. Hikayelerini okumama rağmen ve ilk defa okumama rağmen kötü bir izlenim almadım.Genel anlamıyla
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,3bin okunma
Bugün Müslümanlar, belki de dünyanın her yerinde, şu veya bu tonda, şu veya bu bağlamda şu soruyla karşılaşıyor: Siz ne istiyorsunuz? Basit, yalınkat bir cevapla: "Sadece Müslümanca yaşamak." denildiğinde şaşkınlık yaşanıyor. Peki, böylesi basit bir talep için bu hengâme niçin? Bu vaveyla bu kadar basit bir talep için mi koparılıyor? Bu basit cevap karşısında şaşkınlık yaşanıyor, ama öte yandan bu kadar basit bir dilekte bulunan birinin dünyanın çoğu yerinde zindanlara atılması, işkenceye uğratılması umursanmıyor. Bunlar olağan görülebiliyor.
Reklam
Birkaç hafta zarfında şehri ve civarını gezdim. Ahalisini gözden geçirdim. Hayatımda bu kadar inkisara uğrayacağımı tasavvur edemezdim. Memleketin bende bıraktığı yegane intiba basitlik oldu. Burada tabiat basit, muhit basit, halk basit, hulasa her şey basitti... Benim gibi karmakarışık ruhlu bir adamın böyle yerlerde ne hale gireceğini tasavvur et. Ahali manasız ve fesattı. Bilir misin Güzin, bambu bastonlar olur, ben onları çok severim; çünkü bünyelerinde değişiklik vardır, düz değildirler... Bir de hezaren bastonlar vardır. Bunlar düz olmakla beraber ağaçları asildir, temizdir, onun için iyidirler. Bazen kavak ağacından da baston yaparlar... Düşün ne berbat şeydir bunlar!.. Düz, basit, sonra da nevileri adi. Hadi bunlara da saf oldukları için tahammül edilebileceğini farz et!.. Ya içleri de kurtlu olursa?.. İşte burada halk idi, alelade ve çürük ruhluydu. Anadolu'da işsizliğin doğurduğu yagane iş olan dedikodu, almış yürümüştü. Mektep muallimi hususi muhasebe memurunu, tapucu savcıyı, malmüdürü şube reisini çekiştirir, on dakika sonra da kahvede beraberce tavla oynayıp garson kızlara sarkıntılık etmekten sıkılmazdı. İlkmektep müdürü müfettiş olmak için çalışırdı, çünkü alacağı harcırahlarla, çalgılı kahve kızları uğruna girdiği borçları ödeyecekti... Belediye reisi mebus olmak için faaliyet gösterirdi, çünkü şimdi diş geçiremediklerinin. zaman tepesine binecek, ahbaplarına caka satacaktı...
Sayfa 117 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nasılmış Bu Yaşam Denen Şey?
"Öyle miymiş?"... Ne var bu soruda? Belki üstten bir tavır, bir kinaye ya da bir bilmeyen kişinin sancısını belli edişi, bilmediğini öğrenme çabası ya da bir şey bilmesi ama bu bildiğinin ötekilerin bildiklerine uymayışı sonucunda duyduğu şaşkınlık, yabancılık... Hepsini tek hamlede düşündüren bir soru "Öyle miymiş?". Kitabı da
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,419 okunma
"İnan bana, bu çamurdan yaratılmış, basit bir et ve kemikten oluşan şu fani bedeninin ağırlığı ne kadar olursa olsun, bunun hiçbir önemi yok. Çünkü bana göre senin kalbin, bir balporsuğu kadar hafif ve karşı çıkılamayacak derecede saf iyilikle dolu, Yabanmersini. Sen bir kadar hafifsin. İnsan sevdiği ve sevildiği kadar ağır ve bir o kadar hafif."
Ah, ne kadar basit ve safça bir aldanıştır bu, ne kaba bir aldatıdır!
Ama ben birey olarak, insanlığın ortak beğenileri uğruna düşüncelerimi saklayamam. Bir şeyi beğenmemişsem beğenmemişimdir, bu kadar basit. Diğer insanlar bir şeyi beğeniyor diye onları taklit etmem için hiçbir sebep yok.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.