Bin muhteşem güneş, kadınların üzerine doğmayan güneş. Bu kadınların erkeklerden çektiği nedir böyle ya. Kitabı okuyunca bu tür erkeklerden midem bulandı. Bu ne acımasızlıktır. Kadının ağzına zorla çakıl taşı sokup, yaptığın yemeklerin tadı böyle demek nedir ya. Okurken zaman zaman ağladığım zaman zamanda acı çektiğim bir kitap oldu bu. Fakat çok da güzel anlatmış kadınların çektiği çileleri.
Hem o dönemin siyasi durumunu gözler önüne sermiş, Muhammed Davud Han'ın devrilmesi, ailesinin çoğunun öldürülmesi ve onun yerine geçen kişinin Demokratik Cumhuriyeti ilan ettiğini kitabımızda anlatmış yazar. Sovyet Birliğinin Afganistan'ı ele geçirmesi. Ve dinmek bilmeyen o savaşın içerisinde durulmayan nefret ve kan. Taliban, Usame bin Ladin, El-Kaide, Mesut şah, Hikmetyâr gibi siyasi şahısları ve örgütler kitabımızda geçecektir.
Ayriyeten bir tarafta çocukluğunu yaşayamamış, üvey kardeşleri okula giderken kendisi okula gitmeyi çok isteyipte gidemeyen Meyrem.
Bir taraftanda Abilerinin gölgesinde kalan, ve savaşın getirdiği kan ile birlikte sevdiginden ayrılan, anne babasını kaybeden Leyla...