Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet RAN ✅
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Reklam
Sen memleketinden ne kadar uzaklaştıysan Ben de o kadar yaklaştım Hatta içine girdim memleketin Bu Memleket Bizim terk edemeyiz burayı Ataların dedelerin burada yatıyor arada istersen gel ziyaretlerine oldu mu canısı
Toplumumuzda hamile kadınlar adeta kamulaşırlar. Yollar gibi, meydanlar gibi, ormanlar ve kıyılar gibi kamu malı halini alırsınız; karnınız belirginleşmeye başladığı andan itibaren kamu, sizin üzerinizden sosyal taleplerini ortaya koyabilir. Hiç tanımadığınız insanlar kaç aylık gebe olduğunuzu, bebeğinizin cinsiyetini, hangi ismi koyacağınızı, jinekoloğunuzun kim olduğunu, doğumu normal mi sezaryen mi yapacağınızı, epidural anestezi düşünüp düşünmediğinizi, bebeğe kimin bakacağını sorarlar, sorarlar ve sorarlar. Eğer bebeğinizin cinsiyeti belli değilse bizim ülkemizde ultrason masrafına mahal yoktur; zira memleket yürüyen ultrason makineleriyle doludur. Hiç tanımadığınız insanlar karnınızın şeklinden veya canınızın ne çektiğinden yola çıkarak cinsiyet tahmini yapabilirler. Hiç tanımadığınız insanlar ne yemeniz, hangi kitabı okumanız, nasıl doğurmanız gerektiğini anlatır, anlatır ve anlatırlar. Bu durum bebek dünyaya geldikten sonra da izin verdiğiniz ölçüde devam eder. Hiç tanımadığınız insanlar gönüllü ebeveynlik koçunuz olabilir. Bizim ülkemizde hiç tanımadığınız insanlar bir anda her şey olabilir..
Sayfa 63 - Mundi KitapKitabı okudu
Bu Memleket Bizim
4 nala gelip uzak asyadan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim Bilekler kan içinde Dişler kenetli Ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem bu cennet bizim Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim NAZIM HİKMET
Erzurum Mebusu Necip Asım Yazıksız'ın Meclis Konuşması (29.05.1932)
Necip Asım B. (Devamla) — Hayır; meşruti- yet devrinde. Saniyen Darülfünun müderrislerinin Darülfünundan yetişmesi lâzımdır. Halbuki ben asker olduğum halde Darülfünun müderrisi oldum. Hep böyle idi. Meselâ Köprülüzade Fuat Bey, lise şahadetnamesi olmadığı halde müderris olmuştur ve elyevm vazifesini muvaffakiyetle yapmaktadır. Sonra bir
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Beşeriyeti bir kabus gibi sarmış olan siyonizm, önüne durmak isteyen her çeşit meşru kuvveti, her çeşit gayri meşru silaha müracaat ederek devirir. Bilhassa kütleleri perçinleyici bir ana kuvvet olan iman ile, milli değerleri ezmek, temel prensibidir. Maalesef bu arada, bizim gibi teşkilatsız, hatta başsız olan hamiyetli vatan evlatları ise, şuurlu memleket aşkımız ve iman kaynaklarımızdan dolayı, suçlu ve geri kimseler olarak umumi efkara takdim ediliriz.
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
… Batılı devletler Türkiye’ye eşitlik hakkı tanımak istemiyorlar, bilhassa Türkiye’nin geri bir memleket olduğu noktası üzerinde duruyorlardı. Mustafa Kemal, Türk milletine şu sözlerle hitap ediyordu: “Memleket behemahal asri, medeni, müteeddid olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır.” O günden beri modernleşme, Türkiye için bir hayat davası, mücadelelerimizin ana meselesi olmuştur.
Sayfa 79 - Atatürk ve Türkiye’nin modernleşme problemiKitabı okudu
Reklam
İkinci Bürhan (ikinci delil,hüccet)
Gel, bütün bu ovaları, bu meydanları, bu menzilleri süslendiren şeyler üstüne dikkat et! Her birisinde o gizli zattan haber veren işler var. Âdeta her biri birer turra, birer sikke gibi o gaybî zattan haber veriyorlar. İşte gözünün önünde, bak; bir dirhem pamuktan ne yapıyor. Bak, kaç top çuha ve patiska ve çiçekli kumaş çıktı. Bak, ondan ne kadar şekerlemeler, yuvarlak tatlı köfteler yapılıyor ki bizim gibi binler adam giyse ve yese kâfi gelir. Hem de bak, bu demiri, toprağı, suyu, kömürü, bakırı, gümüşü, altını gaybî avucuna aldı, bir et parçası yaptı; bak, gör. İşte ey akılsız adam! Bu işler öyle bir zata mahsustur ki bütün bu memleket, bütün eczasıyla onun mu'cize-i kuvveti altında duruyor, her arzusuna râm oluyor.
Turgut Uyar'ın da dediği gibi; Yürek bizim, yollar bizim, saz bizim Şu dağlarda alaçiçek yaz bizim. Boydan boya bu memleket bizim.
Münevver Özgenç yazdı... EFELYA... - Başına bir hâl gelirse dağlara gel dağlara- demiş ya âşık; Başımıza gelmedik hâl kalmayan bu savaş-şiddet- yıkım günlerinde, şiire, öyküye, romana daha fazla sığınmalı desem yeridir sanırım. Ülke hallerinden kaynaklı kuşandığımız acıyı, kederi, hafifletmek için. Eğitimci- Şair- Yazar Mehmet
124 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Bizim hareketimiz, mesuliyet hareketidir: Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk'a uydurmaktır." Bir dernek, bir medrese, bir dava... Murat Bey liderliğinde çıkarılan dergiler, toplantılar, içilen çaylar, ateşli tartışmalar, kurulan hayaller... Medreseye, davaya en bağlı kişi okumuşlar arasında kendini kabul ettirebildiği
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
Memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre edebiyat beynelmilel bir estetik çerçeve içinde kabul edilen bir mefhumdur ve bu telâkki edebiyatta memleket arayanların isteklerine asla mani olmaz. Öyle bir asırdayız ki milli ve beynelmilel temayüller aynı nisbette inkişaf ediyorlar ve aralarındaki antagenizme rağmen birbirlerini bozmağa değil, tamamlamağa doğru gidiyorlar. Milletlerin milli ayrılıkları nisbetinde birbirlerine karşı artan alâkaları ve tecessüsleri, her memlekette tercümenin sahasını ve ehemmiyetini çoğalttı. Bugün bizim yazılarımızda isimlerinin sık sık geçmesinden şikâyet edilen ecnebî müellifleri, hemen her memlekette zikredilen beynelmilel kadroya girmiş imzalardır. Hatta bir Marcel Proust, bizde, sadece makale arası ismi geçen muharrir olduğu halde, en nasyonalist memleketlerde, meselâ Almanya ve İtalya'da ona dair kitaplar neşrediliyor. Proust için böyle olduğu gibi Valery ve daha pek çokları için de başka türlü değildir. Beynelmilel alâka ve münasebetlerin millî temayüllerle çaprazlaşarak arttığı bir devirde bizim dünya fikriyatıyla temasımızı kesmemize veya azaltmamıza neden lüzum olsun?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.