Sultan Melikşah'ın fermanı
Her biriniz memlekete dair düşünüp saltanatımız devrindeki aksaklıkları tespit ediniz. Dergâh, divan ve sarayımızda yerine getirilmesi gerekirken es geçilen yahut gözümüzden kaçan durumları gözden geçiriniz. Ayrıca evvelki padişahların icra etmiş oldukları halde bizim de yapmamız gerekirken icrasından geri kaldığımız durumları saptayınız, üzerlerinde fikirler eyleyelim, bu fikirleri hayata geçirelim de din ve dünya işlerimiz yolunca yordamınca idame etsin diye gerek Selçukluların gerek başka padişahların töre ve âdetleri üzerinde mütalaalar edip bu mütalaaları açık seçik olarak kaleme alarak bize sununuz. Bize arzı yapılan bu çalışmalardan makul olanını hayata geçirelim ki her bir iş kurahnca yapılsın. Mevla’ya ısmarlayalım işlerimizi ardından. İlahi gazaba uğramamak içün memlekette hakkıyla yapılan yahut fe-sada bulaşmış her ne var ise haberdar olalım. Zira Allahü Teâlâ bu memleketi bize ihsan buyurmuştur, Allahü Teâlâ bizden dünya nimetlerini esirgememiştir. Zira Allahü Teâlâ düşmanlarımızı kahr -u perişan eylemiştir. Bundan ötürüdür ki memleket dâhilinde bundan böyle Hakk Teâlâ’nın şeriat ve emirlerine muhalif yahut mugayir bir iş ne olmak ne süregelmelidir.
Cümle yolculara selâm ederim. Dilerim yolları uğurlu olsun, aydınlık olsun. Havalar günlük güneşlik, Tuttukları altın olsun… Bir gün, belli olmaz, bir bakarsın Turnam, Şu kuru başımı alır ben de giderim… Varıp Âşık İkramî’yi bulurum – Gelmişleyin birkaç gece kalırım. Onun sazı omuzunda, Benim torba sırtımda – Bir ay doğar Pasın’dan,
Reklam
"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim..."
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, Ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, Bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine, Bu hasret bizim...
Siyonizm
Beşeriyeti bir kâbūs gibi sarmış olan siyonizm, önüne durmak isteyen her çeşit meşrů kuvveti, her çeşit gayr-i meşrú silaha müracaat ederek devirir. Bilhassa kütleleri perçinleyici bir ana kuvvet olan îman ile, millî değerleri ezmek, temel prensibidir. Maalesef bu arada, bizim gibi teşkīlātsız, hatta başsız olan hamiyetli vatan evlatları ise, şuurlu memleket aşkımız ve îman kaynaklarımızdan dolayı, suçlu ve geri kimseler olarak umûmî efkâra takdim ediliriz.
Sayfa 290 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okudu
YILMAZ ÖZDİL ( SÖZCÜ GAZETESİ KÖŞE YAZARI) kaleminden.
CUMHURİYET MUCİZEDİR 29 Ekim 1923 sabahı Nüfus 13 milyondu, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu, postane yoktu, dükkan yoktu. 30 bin köyde, yani her dört köyün üçünde cami yoktu. Traktör sayısı sıfırdı, biçerdöver sayısı sıfırdı, karasaban vardı. Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu, ekmeklik un bile
Reklam
141 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Sırça Köşk
Sırça Köşk
Sırça Köşk
te birbirinden güzel öyküler var, Ancak son öykü hepsinden güzel. On yıllar evvel yazılmış bu öykü günümüzde yaşanılanları anlatır gibi... Hadi birlikte okuyalım öyküyü... Sırça Köşk Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,8bin okunma
Davet
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...
(Mustafa Kemal) 1923 yılında İstiklâl Savaşı’nı kazandıktan sonra Türk gazetecilerine yaptığı açıklamalarda daha ihtiyatlı davranacaktı. Dünya savaşı konusundaki sorumluluğu sorulunca, şöyle bir yanıt vermişti: İtiraf ederim ki eski Osmanlı Devleti’nin Dünya Savaşı’na nasıl bir amaçla ve ne elde etmek için girdiğini, yani savaşa katılmaktan
Sayfa 170Kitabı okudu
232 syf.
8/10 puan verdi
Kiralık Konak
Öncelikle merhabalar Cumhuriyet Dönemi yazarlarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nda ‘‘Kiralık Konak’’ adlı eseri biraz anlatıp yorumlamaya çalışacağım biraz ders anlatır gibi anlatacağım muhtemelen :) Kiralık Konak: 1922 yılında yayınlanmıştır tamamen sembolik bir romandır. Eserde 3 kuşak çatışması vardır. Konusu büyük bir batı hayranlığı
Kiralık Konak
Kiralık KonakYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202317,9bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.