"Anıtlar ile unutkanlık arasındaki ilişki karşılıklıdır: unutma tehlikesi anıtların inşa edilmesine, anıtlar ise unutkanlığa yol açar. Hatırlanmak istenen şeyi bir anıt biçimine sokmak hatırlama yükümlülüğünden kur­tulmak içinse; bunun sebebi, anıtların yalnızca bazı şeylerin hatırlan­masına izin verirken, bir çeşit ayrımcılıkla diğerlerinin
''sevgili bilge, bana bir mektup yazmis olsaydin, ben de sana cevap vermis olsaydim. ya da son bulusmamizda buyuk bir firtina kopmus olsaydi aramizda, ve bircok soz yarim kalsaydi, bircok mesele cozume baglanamadan buyuk bir ofke ve siddet icinde ayrilmis olsaydik da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konusmak kacinilmaz olsaydi. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydim. butun meselelerden kactigim gibi uzaklasmasaydim senden de. insanlari, eski karima yapmis oldugum gibi, buyuk bir bosluk icinde birakmasaydim. kendimden de kaciyorum gibi beylik bir ifadenin icine dusmeseydim. bu mektubu cok karisik hisler icinde yaziyorum gibi basmakalip sozlere basvurmak zorunda kalmasaydim. ne olurdu, bazi sozleri hic soylememis olsaydim; ya da bazi sozleri hic soylememek icin kesin kararlar almamis olsaydim. sana diyebilseydim ki, durum cok ciddi bilge, aklini basina topla. ben iyi degilim bilge, seni son gordugum gunden beri gozume uyku girmiyor diyebilseydim. gercekten de o gunden beri gozume uyku girmeseydi. hic olmazsa arkamda kalan butun kopruleri yiktim ve simdi geri donmek istiyorum, ya da donuyorum cinsinden bir yenilgiye siginabilseydim. kendime, soyleyecek soz birakmadim. kuvvetimi buyutmusum gozumde. aslina bakilirsa, bu sozleri kullanmayi ya da boyle bir mektup yazmayi bile, ne sen ne ask ne de hicbir sey olmadigi gunlerde kendime yasaklamistim. sen, ask ve her seyin oldugu gunlerde boyle kararlar alinamazdi. yasamis birinin olu yargilariydi bu kararlar. simdi her satiri, bu satiri da neden yazdim? diyerek ofkeyle bir oncekine ekliyorum.''
Sayfa 285 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Merkez dışı evlerdeki kadınların oluşturduğu hareketsiz çember, ister istemez, kamuya açık alanlarda görülecek bir şey, genellikle de bir kavga olduğunda toplanan kalabalığı düşündürüyor insana. Hem gösteriden bir şey kaçırmamak, hem de gelebilecek darbelerden korunmaya yetecek uzaklıkta durma isteği izleyecekleri zorunlu olarak meraklarını çeken sahnenin çevresinde bir çember oluşturmaya iter. Psikanaliz bize haklı olarak diyecektir ki, erkeklerin evi kadın çemberinin ortasında bir fallus gibi durmaktadır. Ne var ki psikanaliz bu durumun nedenine ve nasılına erişememektedir. Cinsel simgeciliğin ötesinde, ortaya koyduğu üyelerle düpedüz kendi kendine yazılan şiddet var; önce kültürel düzen olarak, sonra da bu düzenin arkasında yer alan cinsellik olarak, en sonra da doğrudan şiddet olarak:...
(...) Bu bozukluklara azalan dürtü kontrolü de dahildir ama bozuk dürtü kontrolü özgür iradenin hiç var olmadığı anlamına gelmez. Peki, Leon’un sevgi verme ve alma başarısızlığı ne olacaktı? Beyninin birçoğumuzun hayatta hissettiği en büyük mutlulukları hissetmesini sağlayan bölümünü körelten bir çocukluk geçirdiği için onu suçlayabilir miydik? Yani, insanlar arasında kurulan bağların verdiği acıyı ve hazzı. Tabii ki hayır. Bence hassasiyetlerine verdiği tepkilerden sorumluydu. Virginia ve Laura da benzeri sorunlarla boğuşmuşlardı ama katil olmak bir kenara, şiddet sergileyen kişiler olmamışlardı. Sonuçlardaki bu değişime cinsiyetin neden olduğu söylenebilir ve erkek cinsi gerçekten de şiddet içeren davranışların en büyük ön göstergesidir. Erkek katillerin sayısı kadın katillere klyasla en az dokuza bir oranındadır ama çok kısa bir süre önce kadınlar bu mesafeyi kapatmaya başlamış gibi görünmektedir. Yine de tarih boyunca her kültürde, hatta çoğu türde, erkek şiddeti daha baskındır. En yakın evrimsel kuzenlerimiz olan şempanzelerde, başkalarına savaş açanlar, güç kullanmaya meyilli olanlar erkeklerdir.
Sayfa 168Kitabı okudu
Gerçek şu ki, her zeki insan, iyi bilirsiniz bunu, bir gangster olmayı ve salt şiddet yoluyla toplum üzerinde egemenlik kurmayı düşler. Bu iş, birtakım uzmanlık konularını işleyen romanların düşündürebileceği kadar kolay olmadığı için, genellikle, politikaya bel bağlanır ve en acımasız partiye koşulur. Herkese egemen olmak bu yolla mümkün oluyorsa, ruhunu küçültmenin ne önemi var, değil mi?
Sayfa 39
İktisadi Krizin Topluma Maliyeti
Suçlar cezasız kalıyor, çünkü unutuluyor. İktisadi kararların toplumsal maliyetinin iktisadi hesaplamalara dahil edilmesi konusunda toplumdaki bütün eleştirel güçlerin ısrarcı olması gerek. Bu kararların uzun vadede işsizlik, hastalık, intihar, alkol bağımlılığı, uyuşturucu kullanımı, aile içi şiddet gibi maddi olarak büyük, çekilen çileler bakımından ise daha büyük maliyetleri ne olacak?
Sayfa 52 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.