Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan sadece sahip olduğu şeylerden ibaretse onları yitirdiğinde kendisini de yitirmiş olur; ama insan sahip olmak değil de “ olmak” yolunda bir çaba harcarsa şeyleri değil, anları ve tecrübeleri biriktirir ve daima anlatacak hikayeleri vardır.
Sayfa 138Kitabı okudu
Her şeye bir başlangıç göstermenin her zaman tehlikeli olduğunu bilmez değilim; hiçbir şey hiçten doğmaz, hele bilgi, çağdaşlık ya da aydınlık düşünce için daha da doğrudur bu; ilerleme çok küçük itmelerle, sonsuz bir bayrak yarışı gibi, art arda aktarımlarla olur.
Reklam
“Bu Enver'in (Paşa) bir sözünü hatırlatır: - Yok kanun, yap kanun! Der ve anlamıyanlara izah ederdi: - Yaparım olur, bozarım olmaz!”
Ne kadar içten bir alıntı... Ben çok sevdim
Kendi yüreğine neden ihanet ettin, Cathy? Avutmak için söyleyecek bir tek sözüm yok... Sen bunu hak ettin... Kendi kendini öldürdün sen! Evet, beni öpüp ağlayabilirsin, benden de öpücük, gözyaşı koparabilirsin. Bunlar canını yakacaktır. Seni lanetleyecektir. Beni seviyordun. Peki, bırakıp gitmeye ne hakkın vardı? Bana cevap ver: Edgar'a duyduğun o gelgeç heves yüzünden beni terk edip gitmeye ne hakkın vardı? Bizi birbirimizden yoksulluk, düşkünlük, hatta ölüm, Tanrı'nın, ya da Şeytan'ın üzerimize yağdıracağı hiçbir şeyi ayıramayacakken, sen bunu kendi arzunla yaptın. Senin yüreğini ben yaralamadım... kendin yaraladın! Bunu yaparken, benimkini de yaraladın. Güçlü kuvvetli olduğum için bu bana daha da kötü geldi. Ben yaşamak istiyor muyum? Bu acaba benim için nasıl bir hayat olur? Senin yoksulluğun... Ah, Tanrım! Sen, ruhun toprağa gömülü halde yaşamak ister miydin?
Sayfa 188Kitabı okudu
Yaşça küçük veya seçkin olmayan sıradan bir kişi,içmek için su talebinde bulunduğu takdirde,hak sahibi ve isteyen kendisi olduğu için kendisiyle başlanılması doğru olur. Sonra onun sağındaki kişi,meclisin en küçüğü ve en sıradan insanı bile olsa,hak sahibi olur. Suyu vs alan kişi,bu sırada orada yaşça veya faziletçe kendisinden daha büyük kimsenin bulunduğunu fark ederse,İslâm görgü ve nezâketinde öncelik ve tercih prensibi gereğince onu kendine tercih eder. Gerçekten bu,büyük bir erdemdir. O,bu onurlu davranışıyla oradakilerin sempatisini kazanır. Böylelikle hem insanların yanında değeri artar,hem de Allah katında mükâfat elde eder.
Bu dünyada ölmek zor bir işti ama ölenin şanına yakışır bir törenle gömülmesi de kolay bir şey değildi. Yapılacak birçok işin olduğu son anda anlaşılırdı. Bakarsınız filan şey eksik, falan şey yapılmamış.. her şeyi kendin bulmak zorunda kalırsın. Kefenden tutun da, cenaze aşının pişirilmesi için yakılacak oduna kadar her şeyi...
Reklam
Kadınların çocuklarına karşı şefkatleri fazladır. Eğer çocuklarının ebedî âhiret hayatlarını kurtaracak îman dersleri verilmezse, bu ihmal edilir de yalnız muvakkât fâni dünya hayatına çalıştırılırsa, o vakit çocuklara olan şefkat, hakikî yerine sarfedilmiş olmaz. Çocuğun hem dünyada hem âhirette de felâketine sebep olan bir şefkat olmuş olur. Hanımlar Rehberi
Sayfa 125 - RnkKitabı okudu
... çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey (a) anne babası tarafından sahiden insan olarak sevildiğinden, (b) kendisinin onlara duyduğu sevginin de sahiden kabul edildiğinden kesinkes emin olmaktır. Çocuk verilen bu güvenceye inanarak gerçek nesnelerine emniyetle yaslanabildiği ölçüde endişeye kapılmadan yavaş yavaş çocuksu bağımlılıktan vazgeçebilir. Bu güvence verilmediği takdirde nesneleriyle ilişkisi ayrılma kaygısıyla o kadar yüklü olur ki çocuksu bağımlılık tutumundan vazgeçemez; çünkü vazgeçerse, giderilmemiş duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasından büsbütün ümidini kesmiş olacaktır. Çocuğun insan olarak sevilme ve sevgisinin kabul görmesi arzusunun hüsrana uğraması, yaşayabileceği en büyük travmadır. Çocuksu cinselliğin türlü biçimlerine saplanmaya yol açan da her şeyden önce bu travmadır; çocuk çareyi bunlarda arar; çünkü dışarıdaki nesneleriyle kuramadığı duygusal ilişkileri ikame tatminlerle telafi etmeye çalışmaktadır. Bu ikame tatminlerin (örneğin mastürbasyon, anal erotizm) hepsi temelde dış dünyadaki nesnelerle tatmin edici ilişki kurulamadığında mecbur kalınan içselleştirilmiş nesnelerle ilişkiyi temsil eder.
Kitap okumanın dünyaya bakışımızı genişlettiği söylenir ki bu da dünyayı daha iyi anlayabilmemizi sağlar, anlayışa sahip oldukça da güçleniriz. Güçlendiğimiz yönünü başarıyla bağdaştıran insanlar olsa da durum yalnızca güçlenmekle sınırlı değil; anlayış beraberinde acıyı da getirir. Kitaplar, kısıtlı deneyimlerimizle hiç görmediğimiz bir dünyanın barındırdığı acılarla çevrelenmiştir. Bir başka deyişle, eskiden farkında olmadığımız ıstıraplarla karşı karşıya kalırız. Bir başkasının kederini derinden hissederken sadece kendi başarımız ve mutluluğumuzun peşinden koşmak zorlaşır. Bu yüzden kitap okumanın, aksine bizleri bahsedilen o başarıdan uzaklaştırdığı kanaatindeyim. Kitaplar bizi başkalarının önüne ya da üstüne koymaz; başkalarının yanında durmamızda yardımcı olur. Bu sebeple bizler bir başka açıdan başarıya ulaşıyoruz aslında.
Sayfa 41
Gazetelerin okumaya 3 sayfadan başlamaya alışkanlık edilmiş bir toplumun bu gizli zevki, acıları her geçen gün biraz daha sömürüyor, kendileri için eğlenceye dönüştürüyor. Yeter ki başkalarının başından geçmiş olsun. Yeter ki kendi evlerine uğramamış olsun.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.