daha az nasıl düşünebilirim. bu yemek yemek gibi bir şey değil ki. az uyuyabilirim az yiyebilirim az para kazanabi.. buuu işte benim mükemmel olduğum bir şey ,yeğane şey. azıcığı fena olmaz ama çoğu zarar dedikleri şey nedir size onu da söyleyeyim. birini sevmek .. ben onu diyorum. onun ismini şey diye yazıyorum. siz şeyi bilmezsiniz. bilmeseniz
Ânestü Nârâ
Ne yana geçsem öbür yanda yanar ateşin Zamanı ve gücümü soğurur azgın bir ırmak Bütün kaybettiklerim sensin ve bilmediklerim Gittim mi dikine giderim bu yüzden Düştüm mü başüstü düşerim Sınamayı seversin, bu senin eski oyunun Bense yanılmaya tutkunum Hem sana tutkunum Hem ortadayım Nöbet davulları çalarım rüsvay oldukça Kapıma karışık notlar
Reklam
İşte bunlarda hep temenni.
Kitap okumanın ve düşünmenin neredeyse lüks ya da elitlik seviyesinde ki insanların ''işiymiş'' gibi davranan ve yorumlayan bir insan türü türedi son zamanlar da. Her hangi bir mekanda, her hangi bir zaman da kitaba vermediğin ama kaç bin tl olan telefonun ile attığın hikayeler ile aslında sensin elitlik kovalayan. Bu türün doğru insanları toplumdan uzaklaştırdığını çok acil idrak etmeleri temennim her ne kadar işe yaramıyor gibi gözükse de bir kitap okur kazansak yine de kâfidir şu zamanda. Kişisel başarılar kısıtlı alanı kapsar birlik ise tüm toplumu ve tüm gençleri. Umarım bir gün ağaçların altında bira değil de kitap okuyan bir toplum oluruz. - Ha alkole karşı değilim sadece gençleri isyan ederken değil bilgi toplarken görmek isteriz hepimiz hepsi bu.
İşte Nazım'ın Atatürk'e yazdığı Mektup Orijinali ilk kez yayımlanan Nâzım Hikmet’in mektubu “Cumhur Reisi Atatürk’ün Yüksek Katına” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Türk Ordusunu ‘isyana teşvik’ ettiğim iddiasıyla 15 yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanmasını ‘isyana’ teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve
1. mahallemizde sadist, kan döken bir horoz var her sabah mahallenin tavuklarının tüylerini yolar gagalar, kovalar, tepelerine biner ve sonra da bırakıp gider civcivlerinin isimlerini dahi hatırlamaz
Yaaa işte böyle Nerden nereye geldik....
Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında toprağa seslenerek şöyle der: "Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan tek sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen, Türk Milleti’ni ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın. Türk toprağı! Sen, seni seven Türk milletinin mezarı değilsin. Türk milleti için yaratıcılığını
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.