Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Yaptığın işte doğru düşüncelerden beklendiği gibi hareket edemezsen karamsarlığa, umutsuzluğa kapılma, mağlup edilmiş gibi hissetme; yaptıkların ters teperse yeniden başla, insana layık eylemlerin çoğunluktaysa bundan memnun ol. Döndüğün yolu sev ve felsefeye sert bir eğitmene gider gibi gitme, göz iltihabından muzdarip olanların merhem ve yumurtaya, hastaların yakıya gittiği gibi git. Böylelikle yalnızca akla itaat ettiğini göstermiş olmayacak, onunla huzur da bulacaksın. Sakın unutma: Felsefe yalnızca senin doğanın istediği şeyi ister; sıklıkla doğaya uygun olmayan şeylerin peşine düşen sensin. “Fakat bunlardan daha boş bir şey olabilir mi?” Zaten zevk de bu yüzden yanıltmıyor mu bizleri? Yüce gönüllülüğün, özgürlüğün, sadeliğin, nezaketin, dindarlığın daha hoş olup olmadığını iyi düşün. Dikkatli bak: Kavrama ve bilme yetisi gerektiren tüm eylemlerde hiç tökezlemeyen, hep güvenilir ve keyif veren bilgelikten daha hoş ne var?
Sayfa 45 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
BİLMİYORUM
1. Geldim, bilmiyorum nereden, ama geldim;
Önümde bir yol gördüm, yürüdüm,
İstesem de istemesem de yürümeyi sürdüreceğim,
Nasıl geldim, nasıl gördüm yolumu?
BİLMİYORUM!
2. Bu varlığın içinde yeni miyim yahut eski mi?
Özgür müyüm yoksa bağlı bir tutsak mı?
Hayatımda kendimi ben mi yönetiyorum, yoksa başkası mı?
Bilmek isterdim,
Mütarekenin ilk günlerinde, bana bir tanıdık diyordu ki: "Ne bu zırhlılardan, ne bu ordudan, ne sokak başlarındaki bu makineli tüfeklerden korkuyorum. Beni, korkutan şey, kendi aramızdaki anlaşmazlıklar, kendi aramızdaki nifaklardır. Bizi asıl bu mahvedecek." Ben, içimden diyordum ki, bu adam, bu hükmü hep İstanbul'a göre veriyor,