Bu yerlerin padişahının hak edene hak ettiğini verdiğine, bu misafirhanenin şahit olduğunu, bunun onun adaletini ispat ettiği gibi gönderdiği yaverine de adaletini söylettiğini, hâlbuki zalimlerin izzetiyle mazlumlann zilletiyle gittiğini, demek bir mahkeme-i kübraya bırakıldığını, O'nun, itaat edenlere mükâfatını vermesi için ebedî bir diyarın olması gerektiğini, kendisi için olmasa bile bu ahenkli misafirhanede huzuru bozanlardan itaat edenlerin hakkını almak için bir hesap meydanını kuracağım, vaadini, vaadinden dönmesinin O'nun için muhal olduğunu, zira vaadini yerine getirmekte aciz olmadığını, bu dünyada bile her ölüme bir dirilişi takip ettirerek Ölen bir elmayı midede, ölen bir çekirdeği toprakta dirilterek diriliş numuneleri gösterdiğini, bu memleketi yoktan kuran birisinin dağılmış parçalarını toplamasının akıl için daha kolay olduğunu, ebedî ikram etmek isteyenin, ebedî ziyafet sofralannm ve ebedî tecellisinin olacağını... Binlerce delil ile anlatır. Evet, öldükten sonra dirilmek, gecenin sabahı, kışın baharı kadar kat'idir." {Sözler, "Onuncu Söz".)
"önce saniye teyze öldü sonra dedem sonra babaannem sonra yengem sonra eniştem. sonra eniştemin ölüm haberini bana veren bakkalı bıçakladılar eniştemin yedisinin okunduğu akşam. sonra sedat amca öldü sonra babam sonra öbür dedem bir de büyük deprem. otuzuma basmadan otuz tabut kaldırdım musalladan. babamdan öncekileri babamla beraber
Reklam
İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında. Senin o güneş sarnıcı gözlerin Ölüm yası içindeki bir evde Olmaması gereken bir şey gibi,kırılan bir ayna gibi. Bu saatlerde. Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu kuşu ne
İşte tam bu saatlerde
İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında. Senin o güneş sarnıcı gözlerin Ölüm yası içindeki bir evde Olmaması gereken bir şey gibi,kırılan bir ayna gibi. Bu saatlerde. Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu
Yalnızlık
Tanıdık yüzlerin olmadığı bir şehirde, küçük evimde sabahlarken yalnızlığıma şükrederdim. Ne güzel pencereydi o öyle, dağlara bakardı, umut olurdu geceye. Boş sokak, arada sarhoşların kavgası, köpeklerin havlaması, o sokak lambasında öpüşen sevgililer, hepsi de kendilerine sandı hatırası… Kızardım, ayağımı yere vurmakla bitiremezdim ya bizim komşuların arabeske sevdası bile ne iyiymiş. Üzülürdüm ya üç beş arkadaş kırılırdı; kapıları kapatırdım işte, pencerelerde az daha kalayım diye. Sonra kendime sual ederdim, insan bu kadar yalnız kalmalı mı? Sorularımın aksine, cevaplarım hep yarım ve az. Bu da senin sevdan derdim kendime, sigaradan bir derin çekerken. Şimdi yıllar sonra, aynı soruya başka cevaplar buldum zihnimde. Meğer yalnız kaldığı, insanın içiymiş. Kalabalığından yorulduğum bu şehirde, tanıdık yüzleri görmek, duymak sesleri, selamlamak herkesi dahilmiş. Sarılmak sevgiliye, dizimde çocukların başını okşamak, dostun kahvesini buyur etmek, derdini dinlemek mutsuzun, rastlamak eski arkadaşlara ve kendini büyüttüğünü sandığın bu mahallede dahilmiş o yalnızlığıma. O pencere, gecenin sabahı yakaladığı saatler yalnızlığım değilmiş; hiç anlamamışım. Şarkılar,şiirler, kitaplar, boş kağıtlar, kalemler imiş benim çoğul yanım.Şimdi anladım; insan nerde olsa, kime gitse bitmezmiş yalnızlığı. Kabul ettim bende, yalnızlık benim içimdeymiş.
424 syf.
6/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Burcu güzel, bakımlı ve kırılgan bir karakter. Çabuk kırılsa da karşı tarafa bunu hissettirmemeye çalışıyor ve içinde yaşıyor kırgınlığını. Çınar'ın yaptıklarını hep içine atmasına çok sinir oldum ‍️ Çınar yakışıklı, zengin ve sert hirt karakter. Sevdiği kişilere sevgisini gösteremiyor bir türlü. Onlar için çabalıyor ama sanki çabalayan o değilmiş
Hizmetçi
HizmetçiSelda Keser · Epsilon Yayınevi · 2020117 okunma
Reklam
222 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.