Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
Söyleme Bilmesinler
Söyleme bilmesinler gerçekten söyledikçe senin incinen yerinden daha da yıprattıkları bir insan işgali dost bildikleri kısacası Hz Yusufsun bu dünyada okurken ağlayarak okudum "Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey." Diyor yazar öyle değil mi 🥹yazar bir aileyi ele almış karakterleri kendi duyguları ile anlatmış. Meğerse söyleyememiş kimse yaşadıklarını sızısını kısacası beklentisini veya derdini anlatamamış. Ve derdini yük edinmiş sonrada varsın kötü bilsinler demiş. Kimi sevildiğini sanmış. Kimi sevilmemesine anlam verememiş. Bir diğeri görmüş, görmezden gelerek üzmüş kısacası hep yanlış anlaşılmış da birbirine söylenmemiş ahh bazen insan anlatamıyor duvar örüyor ya işte tamda öyle birşey
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Reklam
"Doğru söylüyorsun anne. Fikirler de öyle değil mi ya? Onlar da yağ lekesi gibi dağılmıyorlar mı? İnsanları susturmak kolay. Birkaç kişi sürüldü mü,her şey yatışır gibi olur. Fakat gel de bir insanın kafasından düşüncelerini söküp atıver. Fikir, kül altında barınan bir kıvılcım gibidir. Bütün bir ümit bu kıvılcımlarda. Onlara hiçbir el dokunamıyor işte."
Sayfa 194Kitabı okudu
öyleydi.
Ya da sadece masum , hayata ürkek bakmaktan yorulmuş,onu kendi adına koruma altına alıp dünyaya güvenle bakma arzusunu sağlayacak birini arıyordur belki de bilemem.Bu zamana kadar ona tutkuyla bakacak ilgilenecek birini arıyordur belki de bilemem.Gözünün içine bakıp ellerini sıkı sıkı tutup seni önemsiyorum diyen birini bekliyordur belki de, kendini ciddiye alan, fikrine saygı duyan,onu kırmayan incitmeyen kafasını göğsüne koyacak birini arıyordur belki de bilemem. Dünyasında kendisiyle ne yaşıyor bilemem.Ama tek bildiğim şey ona bunu sağlayacak kişinin ben olmadığım. Hep böyle olmadı mı zaten?Oldu. Ama hep. Nedenini soran olmaz, herkes sonucuna bakar.Sonuca varmadan önce onun ne çektiğini kendinden başka kimse bilmez tabi. O düzeye gelme aşamasını kimse umursamaz.Ailen hariç.Ya da ailen olacağın sandığın kişi. Gelip geçici hayat. Önemli olan bu hayata güzel bi iz bırakıp, ebediyete gitmek değil miydi zaten?Öyle olmalıydı...
Beşinci Mektup Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu.
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Yaşamanın güç olduğu bir dünyadan uzağa, çocuklukta tadılmış bir huzura kaçmak gerekti; hiç olmazsa bir güncük ..." Hayatın özeti de tam da bu değil midir? Yaşadığımız süre boyunca ya çocukluktaki huzurumuzu ararız ya da çocuklukta yaşayamadığımız huzuru... Sürekli söylediğim bir şey var; insan geçmişinin toplamıdır diye, ya da geçmeyenin! Ya deli gibi geçmişteki günleri ararız, ve yahut unutulmayan geçmişin şifasını! Bay C de arayıp durmadımı satırlar, sayfalar boyunca O'nu... En son bulduğu (ya da sandığı) anda da gene hayata(!) yakışır bir şekilde kaybetmedi mi? Sonra; "Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,8bin okunma
Reklam
Yazarken
Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek... İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Bu kitaba başlamadan önce senin içinde erdeme ve kendine hâkim olabilmeye doğuştan yatkınsın. Eğer bunlardan uzaklaştıysan bunun sebebi kalıtımsal bir bozukluk değil yanlış şeylerle ve yanlış fikirlerle beslediğin taraflarındır. Seneca'nın da dediği gibi, felsefe tüm bunları üzerinden kazıyıp atabilecek ve gerçek kimliğimize dönmemizde bize
Stoacının Günlüğü
Stoacının GünlüğüRyan Holiday · Pegasus Yayınları · 2021444 okunma
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Pandemide yaşadığımız olay değil mi bu ?
Eğitimin sanal ortama taşınması ile okul binalarının birer harabeye dönüşmesi hükümetlerin cesaret ettiği anda olabilecek bir şey. Eğer hâlâ okul binaları duruyor, çocuklar fabrika tipi eğitime devam ediyorsa; devletlerin işsiz kalacak milyonlarca öğretmen ve diğer personelin ne yapacaklarını bilememelerinden dolayıdır.
Reklam
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Sayfa 273Kitabı okudu
Enteresan da çok enteresan bir sözcük bu arada, kendi başına bir şey ifade etmiyor, iyi mi kötü mü belli değil. Anlamın mimiklerle ya da başka sözcüklerle desteklenmesi gerekiyor.
İçki ve Kumar
"Sana içki ve kumardan soruyorlar. De ki: 'İkisinde de insanlar için hem büyük bir günah hem de menfaatler vardır. Fakat günahları faydalarından daha büyüktür.' Ayrıca sana, neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: "İhtiyaçtan fazlasını." Allah sizin için ayetleri işte böyle iyice açıklar; umulur ki düşünürsünüz."
NEZAKET-İ KELAMA DAİR
Mühim bir laf vardır: "Hangi mefhumu sonuna kadar götürürsen, kendi zıddına döner!" derler... Bu mühim ve biraz çetrefil lafı ikinci, üçüncü bir cümleyle izah edecek yerde, bir iki misalle anlatıvermeyi ve böylelikle bugün de bir fıkracık çıkarıvermeyi münasip buldum... Mesela, nezaket iyi şeydir, değil mi? Hele kelamda nezakete
Sayfa 145 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
448 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Spoiler* Hikaye birden başladı ve bu tip başlayan kitapları polisiye dizilere benzettiğim için çok seviyorum. Tek sorun hiç bilgi vermiyor. Cinayet işlendikten sonra başladı tamam da akışa uyarken karakter bakış açısıyla neden diğer iki cinayeti görmedik? Sorgulanmışlar ama sadece bir cümlede geçiyor ve oradan biliyoruz? Ki isimler de
Saklambaç
SaklambaçN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20224,743 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.