Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum...
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan...
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil...
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm...
Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan...
Çocuksun sen, çocuğumsun
Kaldım: eşiğinde
Kirlendim
Diyorum ki
güz dökümleri, hevessiz bahar
ve katılaşmış toprak sindi üstümüze
Meni. Kan. Ter: Ne güzel sıralanmış
yan yana değil mi?
Meni: yaratım ve dünyacı doğuş
Kan: Tanrının ve devletin eline bulaşan
kırmızı akışkan
Ter: Yorgun solukların gözyaşları
Biz hepsinden güzel
hepsinden karanlıktık
Ki fiyakalı sözcükler tanrıçası
çelme taktı
O tanrıça aşk da olsa
sen böyle kötü kokuyorsun
benimse kırıklarım alçı tutmuyor
Terk et beni
Çok Garip Bir Göz Ameliyatı;
"Adamın biri sol gözünde şiddetli ağrılar, yanmalar, kanamalar başladığı zaman, hayatının bu illetle sürüp gitmemesi için, bir gün, sopasının ucuna azık torbasını bağlayarak evine ve köyüne veda etti.
Diyar diyar dolaşır, derdine çare ararken, falan ülkede bütün göz ağrılarını gideren bir hekim bulunduğunu,
"Ölüm mü doğumdur? Doğum mu ölüm? Gitti. Öldü.Öldü, doğdu. Ölümün sıcak nefesiyle yüzleşecek olmak korku verir. Ama korku da bu dünyaya ait bir kelime değil midir? Ölüm değildir mesele, yarım kalmaktır.Bırakmaktır. Vedalaşmaktır. Veda acı verir. İnsan bilmediğinden korkmaz ki. Hangi zaman diliminde olursak olalım zaten her şey yarım kalmayacak mı? Okunacak kitaplar, izlenecek filmler, gidilecek ülkeler, yazılacak şiirler, sevdiklerimiz...hep yarım."