KARANLIĞIN BELDESİNDE. Başlarken devrik cümlelerime, Korkma seni rezil edip sallandirmicam bu idam satıralarinda Bilirsin, böyle yaparsam bazı kimselerin gözünde çok büyürsün, Bu yüzden yavaş ve en sakin şekilde Seni bu yazılarimda... Okuyacağin şekilde işte anlarsın be şair sen de Der ya bir üstat sözunde, seveceksen sakın bir şairi sevme seni yazmak için seni terk eder! Aynen öyle yakalandın be şair sevdiler seni sonra terk ettin, Sonra yokluğuna vurdun aşkın kalemini işte o gün bu gündür durmaz bu mürekkepler, Çünkü bir şair yokluktan beslenir. Gizem Canver. Geceye akan cümleleriniz varsa buyrun.
Vera
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli.. El değmemiş,duru sözler sevdiğim için.. Sevdiğim..! Şehir giysilerini kıskanır Ve bu yüzden bürünür geceye Güneş gözlerinden beslenir Ve saçlarını kollar görmek için…
Reklam
Sorun çıkmasın diye susuluyor ama can çıkıyor sonra!
Deprem zamanında aile apartmanının çatılı park ve oturma yerinde 9-10 aile birlikte kalmıştık. O durumda ve o kadar zamana rağmen bizleri ev sahibi, kendilerini hâlâ misafir sanan bazı dayımgiller vardı. Bu farkı rahatsızlık olarak algılamayın. Fazla rahatlıktan geliyordu. 6-7 ay geçince bazıları evlerine geçti, evi yıkılanlar da çatı altında
“Ben bu çağa uymadım.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yaşadığı devirde yaşasam, Onun ﷺ ashâbından olsaydım. Yahut en azından tâbiînden, ashâbın ashâbından kılınsaydım..” diyoruz. O zamanda yaşasak o zamanın İslâm’ına ne kadar îmân edebilirdik acaba? Ahlâkımız Nebî’nin -sallallahu aleyhi ve sellem- ahlâkına, örtünmemiz sahâbe hanımlarının örtüsüne ne kadar benzerdi? Yahut Rasûlullah ﷺ’in tebliğ ettiğine/Vahy’e ittibâmız nasıl olurdu? Biri O’ndan ﷺ işittiği bir sünneti bildirdiğinde “Filân senin sünnetinden yüz çeviriyor Ey Allah’ın Rasûlü” diye Nebî’ye ﷺ haber verilen biri mi olurduk yoksa? Bu gününe bak. Giydiğine, yediğine, yaşadığın eve, konuşma uslûbuna.. Şimdi bir daha söyle “Ben bu çağa göre değilim, Rasûlullah ﷺ ile birlikte olmayı ne de isterdim!” Kavlin ve fiilin, niyetine uyuyor mu? O’nun ashâbı olmaya lâyık olabilir miyiz? Amel, îmân ve zuhdümüz(dünyaya nefret ve âhirete rağbetimiz), bizi o çağın Mu’minlerinden kılabilecek güce ve kuvvete sâhib mi? Biz şu andan sorumluyuz. ‘Şimdi’den. O yüzden bilelim; O’nun ﷺ Sünnetine ittibâmız bugün ne ise, geçmişte de aynen öyle olurdu. Ama -meâzAllah!- sakın bugünün ‘evinde takvâ sâhibi dışarıda mulhidi’ olma, yoksa soyunu İbn Selûl’a intisâb etmiş bulursun.. Ne o asırda ne de bu asırda kazanamayanlardan olmayalım.. Her birimiz nefsini tanıyor. O hâlde mertçe nefislerimiz aleyhine hükmedelim!: Biz, ıslâh olmaya muhtâcız. 28 Şevvâl 1443
Vücud ve iç Terkce
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Türkce
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Dünyaya gelende vardı sebebi? Yaşaya bilmedi amaç üretdi. Düşünür ne yapsam daha gerekli? Seçtiğim beni de yapsın önemli. Beni tanısın dünyadakı insan.
Reklam
KALİTELİ İNSAN NEDEN BU KADAR AZ?
Kaliteli insan ne demek? "Ahlaken ve etik açıdan iyi olmaya çalışan insanlar kalitelidir." diyebilir miyiz? Sadece niyetin iyi olması, insanın kaliteli olması için yeter mi? Koca karı imanı dediğimiz kalpten bağlanışla iyiliğe bağlanan insanlar, gerçekten saf iyiliği barındırabilirler mı? İnsanın olduğu gibi nesnelerin de kalitelisi
Sessizliğin Huzurunda
youtu.be/OZgMlf4iVNY?si=... Hayatın telaşı içinde kaybolmak gerçekten artık çok kolay, ancak sessizliğin derinliklerinde gerçek bir huzur bulabiliriz. Belki de mutluluğun anahtarı, sade ve sessiz bir hayatta yatıyordur. Ne dersiniz? Gürültünün ve karmaşanın ortasında sessizliği bulmak, içsel dengemizi ve huzurumuzu bulmamıza
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.