Çok İlginç
BIID hastaları bazen istenmeyen uzva, kesilmeyi gerektirecek kadar zarar verebilir. Kayda geçmiş bir vakada bir adam arabasını otomatik el kumandalarıyla donattıktan sonra istenmeyen bacaklarını kurtarılamaz hale gelene kadar buzda dondurmuştu. Ardından arabayı kullanarak hastaneye gitti ve orada bacakları mecburen kesildi.
"Çocuk küçüktür ama insanı içinde taşır; beyin dardır ama düşüncenin barınağıdır; göz bir noktadan başka bir şey değildir ama fersahları kucaklar."
Sayfa 23
Reklam
Şimdi dönüp baktığımda o hakkı nereden bulduğumu düşünüyorum. Sanki o parayı kolay kazanıyor olmam, ona değer verme sorumluluğunu üzerimden alıyormuş gibi gelişigüzel etrafa saçma hakkını... Şimdi bunu biraz küçük düşürücü buluyorum. Havyar, özel uçaklar, bir beyzbol takımı oluşturacak sayıda çalışan...
Sayfa 270Kitabı okudu
Ey nefis, niye törpülemedin kendini Bıçaklara, kavgalara sokularak
Bu silahları kim veriyordu, bunlar nereden geliyordu, her şey nasıl başlamıştı, kalabalığın tepesinde, bir şimşek gibi duran ve sarsılıp titreyen bunca eğri büğrü silah hangi yolla gelmişti onlara, bunların cevabını verecek tek bir kişi yoktu içlerinde; öte yandan tüfekler dağıtılıp duruyordu – ve tabii fişekler, barut, top mermisi, demir çubuklar, sopalar, bıçaklar, baltalar, mızraklar ve gelebilecek ve işe yarayacak her tür silah elden ele dolaşıyordu.
Sayfa 156 - Sis Yayınları, Edebiyat, Roman, Şehir, Yoksulluk, Sömürü, Aristokrasi, İsyan, Fransız İhtilali, İngiltere, Londra, Fransa, ParisKitabı okudu
Her yandan üstlerine bastıran kalın bulut kitlesine gözlerini kırpıştırarak bakan Harry, "Şimdi ne yapacağız?" dedi "Hangi yönde gittiğimizi anlamak için treni görmemiz gerek." "Aşağı in öyleyse, çabucak..." Gene bulutların altına düştüler, koltuklarında dönerek aşağıyı süzdüler... "Görüyorum!" diye haykırdı Harry. "İleride... orda!" Hogwarts Ekspresi, kıpkırmızı bir yılan misali, aşağıda ok gibi gidiyordu. Gösterge tablosundaki pusulayı kontrol eden Ron, "Kuzeye gidiyor," dedi. "Peki, yarım saatte bir kontrol etsek yeter demek ki. Sıkı tutun..." Bir hamlede bulutların içinden yukarı geçtiler. Bir dakika sonra bir güneş ışığı parıltısı içine dalmışlardı. Bambaşka bir dünyaydı. Arabanın tekerlekleri pamuksu bulut denizinin kenarına değiyordu, gökyüzü kör edici beyazlıktaki güneşin altında parlak, bitmez tükenmez bir maviydi. "Şimdi tek derdimiz, uçaklar," dedi Ron. Birbirlerine bakıp gülmeye başladılar, sonra da susamadılar bir türlü.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.