(...) bildiğimiz dil hepsidir; dün konuşulmuş, bugün konuşulan, yarın konuşulacak dillerin hepsi. Öyle de olması beklenir zaten, yoksa nereden bilelim kim kimin hakkını nasıl yemiş, kim kimin arkasından ne demiş, kim kime ne yalan söylemiş de o yalanı söylememiş olsa zinhar kaymayacak hakikat şakülünü kaydırmış, kimin ağzından ne fitne çıkmış da kimleri kimleri felakete sürüklemiş, kim aslında şöyle bir adamken böyle bir adammış gibi konuşmuş, kim tüm varlıkların ortak malı olarak var edilen dünya malının üstüne gurka yatmış da hepsi benim demiş, kim kimin acısına bakmadan kafasını çevirmiş yürümüş gitmiş, kim birini kandırmış, kim binleri, milyonları kandırmış, kim çalmış, kim rüşvet yemiş, kim rüşvet vermiş, kim komisyon kumbarasına daha çok para atabilmek için ha babam ihale açtırmış, kim korku salmış, kim ezmiş, kim işkence etmiş, kim öç peşinde koşmuş, kim övünmüş, kim şişinmiş, kim böbürlenmiş, kim gurura kapılmış, kim kibre yuvarlanmış, kim dedikodu yapmış, kim iftira atmış, kim bühtân etmiş; ne bilelim, nerden bilelim.