Elazığ Tımarhanesin de (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir “deli”nin Allah'a yazdığı son dilekçesi şu şekilde:
“Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir
Ey tabip!.. Aşk derdi derman kabul eder değil;
Cismi, cevherinden ayırmak kolay değil.
Dünyanın cefasından şikayet edene sakın aşık demeyin!
Çünkü, aşk sarhoşu, aslında devranın keyfiyetinden haberdar
değil.
Şehirle çöl arasında bir fark olduğunu düşünen kişi,
Bilmiş ol ki, aşk çölünde kendinden geçmiş değil.
Hala kendi halinin keyfiyetini idrak eden kişi,
Arzu gözü ile sevgilinin yüzünün hayranı olmuş değil.
Canan ile bir olmak, canı cisimden ayırır...
Hala cisimden haberdar olan can ise, canana kavuşmuş değil.
Düşman, "Fuzuli yar ile beraberdir" dermiş;
Her sözü bühtan ise de, doğrusu bu söz bühtan değil.
Sayfa 199 - Yapı Kredi Yayınları - 2. Baskı - 2002 - Çeviri: Muhammet Nur DoğanKitabı okudu
Bir geçit
nereye açılmak için gerekti bize?
Susmak bilmiyordu tepemizde ses, saklı ve açık:
Tamamla çabuk! Çabuk bitir! Hadisene!
Sese bühtan etmedi aramızdan hiçbiri
değil mi ki hepimiz
işaretli ve yarım
dünyaya sarkık.
Elazığ Tımarhanesi'nde (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir “deli”nin Allah'a yazdığı son dilekçesi şu şekilde:
“Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir