Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hınçaklar amaçlarına ulaşmakta tam bir başarısızlığa uğradılar. İsyanların başarısı Avrupa'nın müdahalesine bağlıydı. Kendi isyanlarının Bulgaristan'daki modeli takip edeceğini ummuşlardı. İlk başlarda, plan başarılıydı: kendi kışkırtmaları Müslümanların, Ermeniler üzerine hücumunu artırdı. Avrupa'da, Müslümanların Ermenileri öldürmesi çok mübalağalı olarak, hatta çatışmayı başlatmış olan Ermenilerin Müslümanlara saldırısından çok az söz edilerek rapor edildi. Ama yine de Avrupalılar müdahale etmediler. Diğer Avrupalılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun, Ermeniler lehine parçalanmasının Rusya'nın işine yarayacağından korktular: Rusya'nın düşmanı olan Osmanlı İmparatorluğu ortadan kalkabilirdi. Yeni kurulacak herhangi bir Ermeni varlığı Rusya'nın etki sahasına girerdi veya büyük olasılıkla kuzeydeki Ermeni eyaleti gibi Rus İmparatorluğu'na eklenirdi. Güçler dengesi İngiltere ve Fransa'nın buna izin vermemesini gerektiriyordu.
Sayfa 60 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okuyor
Bulgaristan'daki isyanın başarısı Ermeni ihtilalcileri için bir yol gösterici oldu. İmparatorluğa karşı isyanın, Avrupalı güçler tarafından desteklenmedikçe, hiçbir zaman başarılı olamayacağını anlamışlardı. Başarı, masum Müslümanların ve Hristiyanların feda edilmesine bağlıydı, fakat isyancılar bu bedeli ödemeye razıydılar. Hınçak politikası hiçbir zaman başarılı bir ihtilal düzenlemek yönünde olmadı. Bunun imkânsızlığını biliyorlardı. Onun yerine planları, terör ve kışkırtıcılıkla, Osmanlı Ermenilerinin lehinde Avrupa'nın müdahalesini sağlamaktı Ermeni isyanı, Bulgaristan'da tecrübe edilen planı taklit edecekti; önce ayak- lanma çıkacak ve Müslümanlara hücum edilecekti. Bunu Ermenilere karşı misillemeler takip edecekti. Avrupalılar Müslümanların kıyılmasını görmezden gelip, Hristiyanların ölümü dolayısıyla, Osmanlıları kınayacaktı. Diplomasi yoluyla veya savaşla, Avrupalılar veya daha büyük olasılıkla Ruslar, Osmanlıları bu sefer yeni bir Ermenistan için toprak bırakmaya zorlayacaktı. Müslümanlar o bölgenin dışına zorlanır veya öldürülürse, geride Ermeni çoğunluk kalırdı. Bütün bunlar Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Sırbistan'daki gibi tekrarlanırdı.
Sayfa 46 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslüman Türk ve Kürtleri, hiçbir zaman bir Ermeni devletini desteklemezlerdi. Fakat o yıllar Avrupa emperyalizminin yükselme dönemiydi ve Ermeni milliyetçileri Avrupalılara güvendiler. Ruslar savaş yoluyla ve savaş tehdidiyle, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki toprakları üzerinde yeni devletler kurmuşlardı. Ermeni milliyetçileri için Bulgaristan bir örnekti: Ruslar Bulgaristan'ı yaratırken, oradaki Müslüman nüfusun yarıdan fazlasını sürmüş veya ölümüne neden olmuşlar, geride çoğunluğa sahip homojen bir Bulgar nüfusu bırakmışlardı. Ermeniler de, Bulgaristan'da yapılanların tekrarlanabileceğini, yani Türklerle Kürtlerin Doğu Anadolu'dan sürülmesiyle bir Ermenistan yaratılabileceğini ümit ettiler.
Sayfa 40 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okuyor
Büyük Oyun
19. YÜZYIL... Kırım Savaş'ında karşınıza çıkar. Eflak ve Boğdan'ın bağımsızlık mücadelesinde karşınıza çıkar. Bulgaristan olaylarında, Mısır'ın işgalinde karşınıza çıkar. Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin'e yerleşmeleri sürecinde de karşınıza çıkar. O Türkleri Avrupa'dan atmaya çalışan bir Haçlı Savaşçısı... O İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone. Uzun yıllar Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'le mücadele eden, Osmanlı Devleti'ni yıkma planları yapan İngiliz siyasetçisi...
Timaş Yayınları, Taha Niyazi KaracaKitabı okuyor
1895 yılının Haziran ayında, Siyonist lider Theodor Herzl, Orient Express(Şark Ekspresi 1883 ile 1977 yılları arasında Paris-İstanbul arasında sefer yapan tren. Bu açıklama kitapta yok, ama bu trenin önemini tumblr sayfamda açıklayacağım.) ile İstanbul’a giderken Sofya’da(Bulgaristan başkenti) durmuş ve tren istasyonunda büyük bir coşkuyla karşılanmıştı. … Herzl, Avrupa’nın Yahudileri istemediğine inanıyordu ve Yahudi devletini şu sözler ile savunuyordu: “Karga burunlarımızla, siyah veya kırmızı sakallarımız ve eğri bacaklarımızla yaşayabileceğimiz ve bunun için nefret edilmeyeceğimiz… sükunetle ölebileceğimiz bir vatan… tüm dünya ile barış içinde yaşayabileceğimiz bir yer… böylece alaycı “yahudi!” bağırışları onurlu bir isme dönüşebilir, aynen Alman, İngiliz, Fransız gibi”. … Bulgaristan’daki savaş öncesi Siyonist gazetesinde Filistin için “vatanı olmayan insanlar için insanları olmayan vatan” diye yazılıyordu. Bu sıralarda Filistin’e göç etme hazırlığında olan Yahudilerin İbranice mi yoksa İspanyol Yahudilerinin anadili olan Yahudi İspanyolcası olan Ladino mı öğrenmeleri gerektiği tartışılıyordu. …. Bulgar Siyonistleri 1944 yılında Yahudilerin Filistin’e göçünü savunan Filistin Komitesi’ni kurmuşlardı. Hedefleri Filistin’e göç düşüncesini Bulgar Yahudileri arasında bir kitle hareketi haline getirmekti.
Berlin Antlaşması 1878
Berlin'deki barış konferansıyla Bulgaristan, Osmanlı İmparatorluğu içinde özerklik kazandı ve Bosna-Hersek, kâğıt üzerinde hâlâ Osmanlı toprağı olmasına rağmen, Avusturya hâkimiyetine girdi. Romanya, Sırbistan ve Karadağ tam bağımsızlık kazandı. Rusya, Doğu Anadolu'da geniş topraklar elde etti.
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
"Bir daha büyümesin diye, gövdesi hoyratça kesilen ağaçtan ucun ucun sürgün veren filizim ben." Herkese merhaba Bugün @bilalcivelek_yazar tarafından yazılan, @yediverenyayinlari tarafından basılan Kalbim Sende Kaldı kitabının incelemesi ile geldim. Eserimizde, Makedonya ve Bulgaristan'a uzanarak Yusuf'un bizi derinden etkileyecek, hüzünlendirecek ve sarsacak olan o hikayesine ortak olacağız.. Kitabın kapağına aldanıp da aşk kitabı sanmayın sakın ben de elime aldığımda öyle sanmıştım ama sayfaları çevirdikçe tam olarak öyle olmadığını tasavvufun daha da baskın olduğunu farkettim. Makedonya'da müslüman ve Türk olmanın zor olduğu o günlerde anne babasını bulgar çetelerinin ellerinde kaybeden Yusuf, Ortodoks dinine inanan Borris tarafından evlat edinilir. Borris, Yusuf'u şefkat ve merhametle büyütür. Bu karışıklık anında ise Borris'in kızı ile Yusuf arasında aşk kıvılcımları oluşmaya başlar. Birbirlerine aşık olan iki genç evlenmek istediklerini söyleyince Borris şiddetle bu duruma karşı çıkar. Çünkü onun sakladığı çok büyük bir sırrı vardır. Borris'in sakladığı o sır neydi? "Sır kadar ağır bir yük var mıdır, yürekte taşınan?" Savaş asla bitmez hatta daha da kızışmaya başlar. Müslümanlar ve Türkler büyük zulümler görürler. Yusuf ise köyündeki tek müslüman olarak ailesini, aşkını, sevdiklerini, evini kaybeder ve akıl sır ermez işkencelere maruz kalır. Yusuf olmak her çağda zor, kulak verin onun hikayesine.. Yazarın kalemiyle yeni tanıştım ama çok sevdim diğer eserlerine de göz atacağım..
Kalbim Sende Kaldı
Kalbim Sende KaldıBilal Civelek · Yediveren Yayınları · 2023372 okunma
Vatan kaybı İstanbul'da çabuk unutulur. Balkan Harbi'n­den şehirde canlı bir hatıra kalmıştı: Edirne! Onu geri almak ve Bulgaristan'ın yenildiğini görmekle, kalp acılarını dindir­miştik.
Batı hayranlığı ya ahmaklıktır ya da cahilliktir.
Batı orta çağ karanlığından nasıl çıktı? İlkokuldan beri öğretilen cümle: rönesans reform coğrafi keşifler. Ne yaptı batı dini bıraktı bir anda bilimde gelişti. Ne yaptı batı onunla bununla uğraşmadı bilime önem verdi ne yaptı batı pusula buldu gemi yaptı Amerika kıtasının keşfetti hindistana gitmeye yol buldu. Bunlar sayesinde gelişti, biz dine
Konu Müslümanlar olunca üç maymunu oynamak kolay geliyor
Batılılar müstehzi bir eda ile izliyorlar bu olayları.. Mesela Bulgaristan'da on yahudiye aynı işkence ve baskı yapılsa idi kıyamet kopardı. Ya da biz Hristiyan ya da Yahudiler için benzer bir uygulamaya kalksa idik, yer yerinden oynardı. Ama bu zulümlerin muhatabı Müslümanlar olunca kimsenin sesi çıkmıyor.
Sayfa 25
Reklam
Güney cephesinde başlayan İngiliz taarruzu sonucu Halep dahil güney vilayetleri İngilizlerin eline geçerken, Batı cephesinde Bulgaristan da savaştan çekildi. Enver Paşa savaşa devam etmek isterken, Sadrazam Talat Paşa ve diğer İttihatçı önderleri ise yenilgiyi kabullendi. Enver Paşa'ya bir türlü ısınamadığını anımsadı: "Mustafa
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de dünyaya gelmiştir. Cumhuriyet Döneminde roman, öykü, şiir, oyun gibi türlerde 15'ten fazla eser kaleme almış, toplumcu gerçekçi türk şair, roman, oyun ve hikaye yazarıdır. Sabahattin Ali, İstanbul Muallim Mektebi’nden öğretmen diploması ile mezun olmuştur. Birçok edebi türde eser vermiş ve eserleri ile Türk edebiyatında öncü isimlerden birisi olmuştur. Hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan'a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948'de daha 41 yaşındayken, başına sopayla defalarca vurularak öldürülmüştür. Sabahattin Ali, birçok dile çevrilen eserleri ile dünyanın birçok ülkesinde tanınmış bir yazardır. En ünlü ve ölümsüz eseri "Kürk Mantolu Madonna"dır.
496 syf.
·
Puan vermedi
Tam da The Killer filmini izlediğim günlerde kitabı gördüm. Yazarın hayli uzun yazım geçmişinin de etkisiyle romanı aldım. Romanın kahramanı tetikçi dedesini arayan bir torun. Bu arayışda dedenin eski karanlık iş arkadaşları, sevgilisi ve aile bireyleriyle tanışıyoruz. Tuğla kalınlığındaki eser cenazede bir araya gelen yakınların rahmetliyle anıları konseptinde ilerliyor. Madem beklediğim aksiyon tadını bulamadım, niye yarım bırakmadım? Dede romanın başında bir kafileye Bulgaristan'dan katılıyor. Acaba yazar olayı bir faili meçhule bağlayacak mı görmek istedim.
Tetikçi Dede
Tetikçi DedeHabib Bektaş · Smirna Yayınları · 05 okunma
Tarlada giydiği kıyafetlerle başkentin lüks kafelerinden birine gelen bir Bulgar köylüsü, garsonun kendisiyle ilgilenmek istememesi ve kafeden çıkarmaya çalışmasına sinirlenmiştir. Bulgaristan'ın kendi alın teriyle ayakta durduğunu, ülkeyi tüfeğiyle kendisi gibilerin koruduğunu söyleyerek garsona çıkışan bu köylü, Mustafa Kemal'in Türk halkına aşılamaya çalıştığı bilincin cisimleşmiş hali olacaktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.