Esselamu aleykum.
Kitaba başlarken Nureddin Yıldız'a doymuşluk hissiyatı vardı içimde. Bu hisle başlayınca kitap bitmek bilmedi bir türlü. Beş günde bitirmiş görünsem de çok daha uzun zamandır elimde süründü maalesef..
Ne zaman ki "doydum" değil "açım" dedim, yazar bana ikram etti Rabbimizin ona verdiği ilim
Yazmayacağım.
Yaprakları okuyacağım bundan sonra
Çakıl taşlarının rüyasını göreceğim
Ağaç kökleriyle bulutların şarkısını söyleyeceğim
Çocukları seveceğim, yalnızca çocukları
Fazlasıyla uzun ve anı içeren bir yazıdır.
Ne zaman bunca hırstan bunca kötülükten bunca karmaşıklık ve kocaman bir yalnızlıktan sıkılsam Küçük Prens'e sığınmış bulurdum kendimi. Ama bu kez beni Küçük Prens'e yönelten şey yorulmuşluğum değil kendimi büyük olmaya fazla kaptırmışlığım oldu.
Daha yeni çalışmaya başladığım ve haftada iki kez
Seninle başlamadı … çünkü sadece bu hikaye sana ait değil …
Geçmiş , hiçbir zaman unutulmuş değildir
Geçmiş , geçmiş bile değildir (syf.23 )
Doğmamızı sağlayan insanlarla aramızdaki bağ en güçlü bağdır . Kaç yıl geçerse geçsin , kaç ihanet yaşarsak yaşayalım ailede ne kadar mutsuzluk olursa olsun hiç önemli değil . Kendi irademiz pahasına olsa bile onlarla bağımız devam eder ( syf.77)
Travmalarımız ,
Sokak fenerlerini düşünürken gökyüzüne baktım. Koyu karanlıktı, ama öbek öbek bulutların arasından dipsiz kara lekecikleri açıkça seçebiliyordum. Birden bu lekelerin birinde küçücük bir yıldız fark ettim ve dikkatle incelemeye başladım. İzlerken birden bir düşünce geldi aklıma: Evet, bu gece kendimi öldürecektim. Daha iki ay önceden aklıma
Söylenmemesi Gerekenin Şiiri
Nurullah Genç
reddini doldurursa avucuma kan gibi
kırmızı bir çığlıkla yırtılır dudaklarım:
‘söylememeliydim biliyorum!..’