Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yazmayacağım. Yaprakları okuyacağım bundan sonra Çakıl taşlarının rüyasını göreceğim Ağaç kökleriyle bulutların şarkısını söyleyeceğim Çocukları seveceğim, yalnızca çocukları Her akşam denize ay kandilleri asacağım Buğday tarlalarının uykusunu uyuyacağım bir daha Küçük kasabaların dükkanlarını açacağım sabahları Sonra dünyanın bütün yollarına gideceğim Kuşlarla ormanların uğultusunu paylaşacağım Börtü böceğin gözlerinde seyredeceğim yıldızları
Reklam
Şimdi yeni iş, uzun mesai saatleri, yorgunluklar. Bütün bunlar kafamda, biraz buruk, Balıkpazarı'ndan geçip Galatasaray'a çıktım. Baktım, karşıda kadınlar oturmuş. Üstlerinden, beyaz bulutların arasından martılar uçuyor, okulun yüksek demir parmaklıklarına sinirlice konup kalkıyor. Simitçi arabasını borulu heykelin yanına çekmiş. Köşelerde polisler. Kayıplarını arıyorlarmış. Çocukları, eşleri, yakınları. Dediklerine göre devlet kaybetmiş. Ya da kaybedeni bulmamış. Önümden, gözünü karşıdaki kadınlardan ayırmayan beş altı yaşlarındaki kız çocuğunu elinden çeke çeke götüren hırçın yüzlü bir kadın geçti postaneye doğru. Benim hiç vuku bulmamış, kayıtlara geçmemiş kadim kaybımı anımsadım o çocuğun inadında. Bir yandan da Taylan'dan bu yana kaybedilmiş o güzel bakışlı insanlar geldi aklıma. Nevra Hanım, iş, biraz daha beklesin dedim. Gittim beyaz yaşmaklı, güllü dallı pazen entarili birinin yanına oturdum. Esmer, yumuşak derisi buruşmuş elini tuttum. Öyle biraz kaldım. Gözlerini aradım. Uzaklardan geldi gözler, kısaca, serin baktı, bakışlık. Öbür elindeki çerçeveli fotoğrafı işaret etti. Anladığımı anlayıp, elimi sıktı. Nevra Hanım geç gitmeme kızdıysa da belli etmedi.
Sayfa 84 - "Ayapera " Havalar Yine IsınacakKitabı okudu
Hukukçu tehlikeli olabilecek biridir. Bilirkişi raporu yazar, iddianame sunar, karar verir, savunur; ne yazık ki derse de girer bu arada. Yani insanların geleceğini biçimlendirir. Ve bu oyunu sayısız örnekte görülebileceği gibi, acınacak kadar dar bir sahada oynayabilir; hiç ufku olmayacak ya da bulutların hiç farkına varmayacak kadar kör ve cahil olabilir.
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Kocakarı ile Ömer
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey'e Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?.. O sahabiyi dinleyin, şimdi: "Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
- bunu yapmamalıydın tanrım, uyanmışların kardeşliği adına, kendi zihnindeki çocuklarına acı çekme-ve-ölüm oyununu oynatmamalı, uyumamalı, bulutların üzerinde, bir başına, kendi yarattığın yıldızlara seslenip çalan müziğe ıslığınla eşlik ederek dans etmeliydin, ah be tanrım, bizim gibi kaçık, küçük, kırılgan, kopuk, kalbi kırık hüzünbazları -çocukları- yaratıp içlerine ruh üflememeliydin -
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.