Lütfen inanın bana, yaşlılığa karşı değilim. Ama neden bazı insanlar diğerlerinden daha kötü yaşlanırlar?" "Bilmem,” dedim, "ben fazla düşünmeyen insanların daha genç gö­ründüklerine inanırım."
Kimse gelip anlatmasın bana insanın iyiliğini, din kitaplarını. Ben sadece mucizeleri kabul ederim. Onlara inanmak, insan zekâsının kötü tarafından çıktığı belli olan yazılara inanmaktan daha kolay. Kızıldeniz'in yarıldığına, gerektiğinde kadının dövülebileceğinden daha çok inanıyorum. Çünkü mucize bana daha temiz geliyor. Ne birinin çıkarına, ne de bir başkasının zararına binlerce yıl önce bir denizin yarılmış olması Ya da bir mağara girişinin örümcek ağıyla kapatılması. Ama o, Adam Smith'in ekonomi için söylediği ancak bu kon ya da uyan "gizli eli" öyle bir hissediyorum ki dört kadınla yatılan aynı yatakta. Öyle hissediyorum ki o kirli insan elini, Yahudi'nin, Protestan'm para kazanma hırsında. İnanılanın bu dünya daşın dan gelmesi gerekir beni benden alabilmesi için. Ismi fark etmez Tanrı, Allah, Jah... Her neyse, benden olmamalı! Bendeki çıkarcılığı, kıskançlığı, hırsı onda da gördüm mü, soğurum yazdırdıklarından. Ama ben bilirim ki yine insandır onları ortaya serpiştiren O kutsal kitaplara kanlarını karıştıran. İnanırsam bir gün boyun eğerim iyiliğe. Ama matbaadan çıkmış bir kitaba inanmamı beklemek, zekâmla alay etmek dışında benden insanın kötülüğünü de unutmamı beklemek olur. Tanıdığım o iğrenç türü de unutursam bir gün, inanırım elbet yazılanların hepsine... Dürüst olalım... Dinler ve Tanrılar! Hepsi ben ölünceye kadar.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
"Bana gelince, ben tek şeye inanırım," demişti Doktor - "Neye?" diye sordum, o ana kadar ağzını açmamış olan birinin düşüncesini öğrenmek için. "Er geç güzel bir sabah vakti öleceğime." "Ben sizden bir adım ilerideyim öyleyse," dedim. "Sizinkinin yanı sıra bir inancım daha var, o da şu. Kor kunç bir akşamüstü doğmak mutsuzluğuna uğramışım."
- Allahı çok mu seversin Cevriye? - Ondan başka sevecek kimsem yok ki abi. - Onu niçin seviyorsun? - İnandığım için. - Ona çok mu inanıyorsun? - İnanıyorum elbette. Ona inanmayıp da kime inanayım? Allah bize bu dünyada neye mahrum kaldıksa, onların hepsini öteki dünyada verecekmiş. Belki bana orada bir anne de verir. Sonra da kim bilir, belki de o Beyoğlu dükkanlarının camekanlarında kedi ciğere bakar gibi baktığım tüylü, çiçekli şapkaları, o canım emprime kumaşları verecektir. İnsanın gönlü ne isterse onu verecekmiş. Gönlümüz neye hasretse, hepsine cennette kavuşacakmışız. Ne gönlümüz çekerse, hepsi önümüze geliverecekmiş. Yiyecekler, içecekler, giyecekler, hepsi. O: - Ölülerin bedenleri yoktur ki, dedi. Yiyecek ve giyecekleri ne yapacağız? - Kıyamet günü dünya avuç içi gibi, dümdüz olacak ve mevtalar kefenleriyle mezarlardan fırlayacaklarmış. - Bunları size kim anlattı? - Kırk Yama Hoca. Sen duymamış mıydın? - Hayır! Cevriye bir an sustu. Sonra: - Yoksa sen Allaha inanmaz mısın, dedi. Öteki boğuk ve tok bir sesle cevap verdi: - Hayır! Cevriye ürperdi: - Allaha inanmazsın da nasıl olur da böyle iyi olursun, dedi. Tövbe et. Allaha inanan, cennete inanır. Cennete inanmasak, ne ümit ederiz bu dünyada! - Ben de cennete inanırım. Ama benim cennetim Kırk Yama Hoca'nın cenneti değildir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Yüreğime onun adını dilime acı tadını yaz onu dinleme Sıcak bir yaz günü şu Ege’de bile yok böyle serinleme Sen unut acılarını duygularını bana unutulur deme İnanırım her şeye gözümün içine bakıp öyle gülümseme youtu.be/HcMUcPRK_YY
“Kendi kendime düşünüyorum: Ömrüm boyunca inanarak yaşadım, ya ölünce hiçbir şey bulamazsam; bir yazarın dediği gibi, “Sadece mezarımda dulavratotları biterse…” Korkunç, değil mi? İnancımı nasıl yeniden kazanabilirim? Ben ancak çocukken hiçbir şey düşünmeden, körü körüne inanırdım. Şimdi nasıl, neyle bir kanıt bulabilirim? Ayaklarınıza kapanarak bunu yalvarmak için size geldim. Bu fırsatı kaçırırsam hayatımda bir daha kimse bana cevap veremez. Bir kanıt, inandırıcı bir kanıt arıyorum. Ne kadar mutsuz olduğumu anlatamam! Bakıyorum, kimsenin umurunda değil, hemen hemen kimsenin tasalandığı yok, yalnız ben dayanamıyorum. Büyük bir acı bu! — Şüphesiz çok acı. Fakat kanıtlanması imkânsız; tecrübeyle aklınıza yatabilir. — Nasıl? Ne şekilde? — Yararlı bir sevgiyle… Yakınlarınızı hep artan bir çabayla sevmeyi deneyin, içinizdeki sevgi çoğaldıkça Tanrının varlığına da, ruhun ölmezliğine de aklınız yatmaya başlar. İnsanları sevmekte tam bir nefis feragatına varabilirsiniz yüzde yüz inanırsanız, ruhunuz artık hiçbir şüpheyle kararmaz. Bu denenmiştir, tartışmasız böyledir.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.